728 x 90

İş Sağlığı ve Güvenliği Hukuku Yönünden Psikososyal Risklere Bakış

İş Sağlığı ve Güvenliği Hukuku Yönünden Psikososyal Risklere Bakış

Risk kelimesi Fransızca “risque” sözcüğü ile dilimize girmiş olup, “bir zarara, bir kayba yol açabilecek bir olayın ortaya çıkma ihtimali”, “zarara uğrama tehlikesi” anlamına gelmektedir.

Av. Dürdane Karaçöl

Av. Elif Otu

Risk kelimesi Fransızca “risque” sözcüğü ile dilimize girmiş olup, “bir zarara, bir kayba yol açabilecek bir olayın ortaya çıkma ihtimali”, “zarara uğrama tehlikesi” anlamına gelmektedir. Psikososyal riskler ise, işin niteliği ile çevresel ve toplumsal koşulların, işçilerin yetkinlikleri ve ihtiyaçları doğrultusunda psikolojik hasara yol açma ihtimalleri olarak tanımlanabilmektedir.

Söz konusu risklere, işçiler arasındaki rekabet, işte yeniden yapılanmalar, irrasyonel hedefler, performans değerlendirmeleri, işte şiddet, psikolojik taciz, iş güvencesizliğin yarattığı kaygı örnek gösterilmektedir. Bu bağlamda, psikososyal risklerin oluşturduğu en önemli sorun stres olarak karşımıza çıkmakta olup bu riskler birtakım sorunlar meydana getirebilmektedir.

Psikososyal riskler; diğer risk gruplarıyla karşılaştırıldığında iş sağlığı ve güvenliği alanının az bilinen bir boyutudur. Ancak çalışma hayatında gözlenen değişikliklere bağlı olarak iş sağlığı ve güvenliğinin kapsamının psikososyal riskleri de barındıracak şekilde geniş çaplı anlaşılması gerekir.  Bu gereklilik, iş sağlığı ve güvenliğinin dinamik yapısının bir getirisi olmakla birlikte ulusal ve uluslararası hukuki düzenin de bir parçasıdır.

6631 Sayılı İş Sağlığı ve Güvenliği Kanunu (“Kanun”), önleyici tedbirlerin alınması amacıyla işletmelerde risk değerlendirmesi yapılmasını zorunlu kılmıştır. Risk değerlendirmesi ile ilgili hukuki dayanak ise 29.12.2012 tarihli ve 28512 sayılı Resmî Gazetede yayınlanan İş Sağlığı ve Güvenliği Risk Değerlendirmesi Yönetmeliğidir (“Yönetmelik”). Ancak psikososyal risklerin nasıl belirleneceğine ilişkin mevzuatımızda bir düzenleme bulunmamaktadır.

Hukuki, toplumsal ve işçi sağlığını tehdit etmesi yönünden bakıldığında iş sağlığı ve güvenliğini doğrudan ilgilendiren bir mesele olarak psikososyal riskler; başta Anayasa olmak üzere temel ulusal ve uluslararası hukuk kurallarında, insan hakları ve çalışma standartlarında dayanak bulmaktadır. Başta Anayasa’nın yaşam hakkı, sağlık hakkı ve dinlenme hakkına ilişkin düzenlemelerine dayanan bu gereklilik, Avrupa Birliği düzeyinde kabul edilen standartlarda ve ILO’nun başta 155 Sayılı Sözleşmesi olmak üzere ilgili çalışma standartlarında kendisine yer bulmuştur.

Zira modern iş hayatının doğurduğu psikososyal risklerin varlığına ilişkin bilinç, iş sağlığı ve güvenliği açısından önemli bir alan oluşturmaktadır. Bu minvalde, çalışan açısından psikososyal risk oluşturan; işe bağlı stres, mobbing, şiddet ve taciz vb. gibi konular iş sağlığı ve güvenliğini doğrudan ilgilendiren risklerdir. Bu sebeple psikososyal risklerin iş sağlığı ve güvenliği çerçevesinde incelenmesi ve bu doğrultuda işverenin risk değerlendirmesi yükümlülüğünü yerine getirmesi ayrı bir önem kazanmaktadır.

Mevzuata uygun olarak, çalışanların çalışma koşullarının düzenlenmesi, diğer çalışanlarla iş ilişkisinin düzenlenmesi ve çalışanların çalışma ortamının çalışma koşullarına uygun olması gibi çalışanların psikososyal durumuna katkı sağlayan konularda işverene çeşitli yükümlülükler yüklendiği açıktır.  Bu yükümlülükler genel anlamda, 4857 sayılı İş Kanunu bakımından çalışma koşullarına ilişkin düzenlemeler olmakla beraber, İş Sağlığı ve Güvenliği mevzuatı bakımından da çalışanın beden ve ruh sağlığının korunması ile çalışma ortamının çalışanın beden ve ruh sağlığına ilişkin uyumunu sağlamak olarak da mevzuatta tanımlanmıştır.

Psikososyal riskler iş yerinde yapılacak olan risk değerlendirmesi kapsamında değerlendirilmelidir. Bu konuda 28512 sayılı İş Sağlığı ve Güvenliği Risk Değerlendirmesi Yönetmeliği risk değerlendirmesi kavramını “iş yerinde var olan ya da dışarıdan gelebilecek tehlikelerin belirlenmesi, bu tehlikelerin riske dönüşmesine yol açan faktörler ile tehlikelerden kaynaklanan risklerin analiz edilerek derecelendirilmesi ve kontrol tedbirlerinin kararlaştırılması amacıyla yapılması gerekli çalışmalar” olarak tanımlanmakta olup öncelikle psikososyal tehlike kaynaklarından oluşan veya bunların etkileşimi sonucu ortaya çıkabilecek tehlikelerin belirlenmesi ve kayda alınması önem arz etmektedir. Bu belirleme yapılırken, mevzuatta tanımlandığı şekilde tehlike kaynaklarının neden olduğu tehlikeler ile ilgili iş yerinde daha önce kontrol, ölçüm, inceleme ve araştırma çalışması yapılmamış ise risk değerlendirmesi çalışmalarında kullanılmak üzere; bu tehlikelerin, nitelik ve niceliklerini ve çalışanların bunlara maruziyet seviyelerini belirlemek amacıyla gerekli bütün kontrol, ölçüm, inceleme ve araştırmaların yapılması gerekmektedir.

Özetlemek gerekirse, iş yerinde olabilecek diğer tüm riskler gibi psikososyal riskler için de işveren;

• Tehlikeleri tanımlamalı,

• Riskleri belirlemeli ve analiz etmeli,

• Risk kontrol tedbirlerinin kararlaştırılmalı, 

• Dokümantasyon yapılmasını sağlamalı,

• Yapılan çalışmaların güncel tutmalı ve gerektiğinde yenilemelidir.

Bu çalışmalar yapılırken de çalışanların ihtiyaç duyulan her aşamada sürece katılarak görüşlerinin alınması sağlanmalıdır. Çalışanların risk değerlendirme sürecine katılması, değerlendirmelerin objektif olmasının yanında çalışanların süreci benimsemesi için de gereklidir. Kaldı ki bu gereklilik tüm fiziksel risk alanlarında önemliyken, psikososyal riskler söz konusu olduğunda zorunluluk arz etmektedir. Zira psikososyal riskler doğası gereği bireye özgüdür. 

Yönetmeliğin 8. maddesine göre tehlikeler tanımlanırken çalışma ortamı, çalışanlar ve iş yerine ilişkin ilgisine göre asgari olarak bilgi toplanması gerekmektedir.

İlgili maddede sayılan unsurlardan psikososyal riskler ile ilgili olabilecek unsurlar aşağıdaki sıralanmıştır;

İş yerinde yürütülen faaliyetler ile iş ve işlemler.

Üretim süreç ve teknikleri.

Organizasyon ve hiyerarşik yapı, görev, yetki ve sorumluluklar.

Çalışanların tecrübe ve düşünceleri.

Çalışanların eğitim, yaş, cinsiyet ve benzeri özellikleri ile sağlık gözetimi kayıtları.

Genç, yaşlı, engelli, gebe veya emziren çalışanlar gibi özel politika gerektiren gruplar ile kadın çalışanların durumu.

İş yerinin teftiş sonuçları.

Meslek hastalığı kayıtları.

İş kazası kayıtları.

Ortam ve kişisel maruziyet düzeyi ölçüm sonuçları. 

Risklerin belirlenmesi başlıklı 9. maddeye göre tespit edilmiş olan tehlikelerin her biri ayrı ayrı dikkate alınarak bu tehlikelerden kaynaklanabilecek risklerin hangi sıklıkta oluşabileceği ile bu risklerden kimlerin, nelerin, ne şekilde zarar görebileceği belirlenmektedir. Nitekim risk değerlendirmesi, tehlikenin içinde bulunduğu ortam ve etmenlerle birlikte ele alınmasını gerektirmektedir. Buna bağlı olarak psikososyal riskler düşünüldüğünde, değerlendirme yapılırken; tehlikeye maruz kişilerin sayısı, ne sıklıkla tehlikeye maruz kalındığı, ne kadar süreyle tehlikeye maruz kalındığı, tehlikeyle ilgili bilgi/eğitim düzeyi, kontrol ve iyileştirmelerin sıklığı ve iş yapma koşulları gibi kriterler göz önüne alınmalıdır. Elbette ki, bu kriterlerin yanında çalışanların öznel deneyim ve görüşlerinin de öğrenilmesi ve değerlendirilmesi gerekmektedir.

Yine de belirtmek gerekir ki; psikososyal risklerin değerlendirilmesi süreci, tipik bir risk yönetimi süreciyle büyük ölçüde paralellik göstermektedir ve temel adımları; tehlikelerin belirlenmesi, tehlikelerin yol açacağı olumsuz sonuçların zararlarının değerlendirilmesi, birbirine benzer risklerin tanımlanması, risklere yol açan, görünür olmayan, altta yatan unsurların belirlenmesi, yönetim sistemlerinin denetimi ve çalışan desteğinin araştırılması ve bu adımlara karşın devam eden risklerle ilgili sonuca varılması ve önceliklerin belirlenmesi olarak açıklanabilir.

Bu çerçevede işverenin başta risk değerlendirmesi olmak üzere Kanun ile ortaya konan yükümlülüklerine uyarak psikososyal riskleri ve bunlara bağlı zararların meydana gelmesini önlemek için gereken her türlü tedbiri alması gerekmektedir. Fakat yine de belirtmek gerekir ki, Kanun ve Yönetmelik, psikososyal risklerin değerlendirilmesine ilişkin bir alt yapı hazırlamakla birlikte, değerlendirmenin nasıl yapılacağı noktasında belirsizlikler içermektedir. Bu belirsizliğe ek olarak psikososyal risklerin özünden doğan bireyselliğe bağlı belirsizlikler de bulunmaktadır. Bu sebepledir ki risklerin işveren tarafından en aza indirgenmesi zorlayıcıdır.

Av. Dürdane Karaçöl

Son Yazılar