Günümüzde çalışan sağlığı ve güvenliği, hem bireylerin yaşam kalitesini korumak hem de iş yerlerinin sürdürülebilirliğini sağlamak açısından kritik öneme sahiptir.
Günümüzde çalışan sağlığı ve güvenliği, hem bireylerin yaşam kalitesini korumak hem de iş yerlerinin sürdürülebilirliğini sağlamak açısından kritik öneme sahiptir. Özellikle sanayi, inşaat, sağlık, havacılık ve hizmet gibi sektörlerde çalışanlar, işin doğası gereği çeşitli risklere maruz kalmakta ve bu durum zamanla meslek hastalıklarının ortaya çıkmasına neden olabilmektedir. Meslek hastalıkları, yalnızca bireyin sağlığını tehdit etmekle kalmaz; aynı zamanda iş gücü kaybı, üretkenlikte düşüş ve ciddi ekonomik sonuçlara yol açar. Bu nedenle, meslek hastalıklarının önlenmesi, sağlıklı ve güvenli bir çalışma ortamının olmazsa olmazıdır.
Meslek hastalıklarını önlemenin en etkili yollarından biri, iş yerinde kapsamlı bir risk değerlendirmesi yapmaktır. Risk değerlendirmesi, iş yerindeki tehlikelerin tanımlanması, bu tehlikelerin doğurabileceği risklerin analiz edilmesi ve bu risklere karşı uygun önlemlerin planlanmasını kapsar. Bu sadece bir yasal yükümlülük değil; aynı zamanda çalışanların yaşam kalitesini yükseltmeye ve üretkenliği artırmaya yönelik stratejik bir adımdır.
Örneğin, uzun süre tekrarlayan hareketlerin yapılması, yanlış duruşlarla çalışılması veya ergonomik olmayan iş ekipmanlarının kullanılması gibi durumlar, zamanla kas-iskelet sistemi hastalıklarına yol açabilir. Bu tür sağlık sorunları, masa başında çalışanlar, yük taşıyan işçiler ya da üretim hattında görev yapan personel gibi birçok çalışanı etkileyebilir. Risk değerlendirmesi süreci bu sorunların önceden belirlenmesini ve çalışma koşullarının uygun şekilde düzenlenmesini sağlayarak hastalıkların oluşumunu önleyebilir.
Meslek hastalıklarının en önemli özelliği, genellikle uzun süreli maruziyet sonucu ortaya çıkmalarıdır. Bu yönüyle, aniden meydana gelen iş kazalarından farklılık gösterirler. Bu nedenle, yalnızca gözle görülen ya da anlık tehlikeler değil, aynı zamanda zamanla birikerek sağlık sorunlarına neden olabilecek riskler de analiz sürecine mutlaka dâhil edilmelidir. Başarılı bir risk değerlendirmesi yalnızca teknik analizle sınırlı kalmamalı, aynı zamanda sahadan gelen bilgi ve deneyimlerle desteklenmelidir. Çalışanların gözlemleri, geri bildirimleri ve sürece aktif katılımı, teorik analizlerin gerçek hayatla örtüşmesini sağlar ve önlemlerin daha etkili olmasına katkı sunar.
Meslek hastalıklarını önleme sürecinde riskleri belirlemek kadar, bu risklere karşı alınacak önlemlerin doğru bir öncelik sırasına göre planlanması da büyük önem taşır. Bu amaçla iş sağlığı ve güvenliğinde “risklerin kontrol hiyerarşisi” adı verilen bir yaklaşım benimsenmiştir. Bu yaklaşım, en etkili olandan en az etkili olana doğru sıralanmış beş temel adımdan oluşur. Bu sıralama aynı zamanda, iş yerlerinde hangi tür önlemlerin tercih edilmesi gerektiğine dair bir rehber niteliğindedir.
Tehlikeyi Ortadan Kaldırma (Eliminasyon)
Risk kontrolünde en etkili yöntem, tehlikenin kaynağında tamamen ortadan kaldırılmasıdır. Örneğin, bazı atölyelerde taşlama işlemleri sırasında yoğun miktarda toz ortaya çıkar ve bu tozlar uzun vadede solunum yolları hastalıklarına neden olabilir. Eğer bu taşlama işlemi artık üretim sürecinden tamamen çıkarılıp yerine tozsuz, farklı bir üretim yöntemi (örneğin lazer kesim teknolojisi) kullanılmaya başlanırsa, bu durumda tehlike tamamen ortadan kaldırılmış olur. Aynı şekilde, kurşun içeren bir malzeme ile çalışmak gerekiyorsa ve bu malzeme tamamen farklı, kurşun içermeyen bir malzeme ile değiştirilip süreçten çıkarılıyorsa, kurşuna bağlı zehirlenme riski ortadan kalkar. Bu da eliminasyonun en etkili ve kalıcı çözüm olduğunu gösterir.
Tehlikeyi İkame Etme
Eğer tehlikeyi tamamen ortadan kaldırmak mümkün değilse, daha az tehlikeli bir madde veya yöntemle değiştirmek ikinci en etkili kontrol yöntemidir. Örneğin, cilt tahrişine yol açan temizlik kimyasallarının, aynı işi gören ama daha az tahriş edici olanlarla değiştirilmesi bu kapsama girer. Yine ergonomik olmayan bir el aleti yerine, titreşimi azaltılmış ergonomik bir aletin kullanılması bu adıma örnektir.
Mühendislik Kontrolleri
Tehlike kaynağında kalmaya devam ediyorsa, çalışanla olan temasın azaltılması amacıyla fiziksel ya da teknik önlemler devreye girer. Örneğin, gürültülü makinelerin bulunduğu alanda ses yalıtımı yapılması, havalandırma sistemlerinin kurulması ya da zararlı tozların bulunduğu alanlara aspirasyon sistemi takılması gibi önlemler, mühendislik kontrolleri arasında yer alır. Kas ve iskelet sistemi rahatsızlıklarını önlemek için yüksekliği ayarlanabilir çalışma tezgâhları kullanmak da bu kapsama girer.
İdari (Organizasyonel) Kontroller
Bu aşama, işin organizasyonunu değiştirerek çalışanların maruziyetini azaltmayı hedefler. Örneğin, ergonomik risklere maruz kalan çalışanların görev sürelerinin kısaltılması, belirli aralıklarla mola verilmesi, iş rotasyonunun sağlanması veya çalışanlara ergonomi eğitimi verilmesi bu kapsamdadır. Bu kontroller, doğrudan tehlikeyi ortadan kaldırmaz ancak maruziyet süresini ve etkisini azaltır.
Kişisel Koruyucu Donanımlar (KKD)
Risk kontrolünde en son ve en az etkili önlem, kişisel koruyucu donanım kullanımına dayalıdır. Bu yaklaşım, tehlike ortadan kaldırılmadığı için çalışanın korunmasını bireysel önlemlerle sağlar. Örneğin, kimyasal madde ile çalışan bir personele eldiven, maske ve gözlük verilmesi, ya da sürekli titreşime maruz kalan çalışanlara titreşim önleyici eldiven temin edilmesi bu kapsama girer. Ancak bu önlemlerin etkili olabilmesi için çalışanların düzenli eğitilmesi ve ekipmanların doğru kullanılması gerekir.
Risk kontrol hiyerarşisi, sadece yasal bir zorunluluk değil; aynı zamanda çalışanların sağlığını korumaya yönelik stratejik ve sistemli bir yaklaşımdır. Bu hiyerarşiye uygun hareket edildiğinde, meslek hastalıklarının oluşma riski büyük ölçüde azaltılabilir. En iyi koruma, tehlikeyi yok etmektir; diğer önlemler ise bu temel yaklaşımı destekleyici rol oynar.
Son yıllarda iş sağlığı ve güvenliği alanında dijital teknolojilerden de yoğun şekilde yararlanılmaktadır. Yapay zekâ destekli risk analiz yazılımları, sensör verileriyle entegre çalışan sistemler ve giyilebilir teknolojiler, riskleri daha önceden öngörmeyi ve sürekli izlemeyi mümkün kılmaktadır. Bu teknolojiler, hem meslek hastalıklarının oluşmadan önce tespit edilmesini hem de anlık müdahalelerin daha hızlı yapılmasını sağlamaktadır.
Bütün bu çalışmaların yanında, düzenli sağlık gözetimi uygulamaları da meslek hastalıklarının önlenmesinde vazgeçilmez bir unsurdur. Çalışanlar, maruz kaldıkları riskler doğrultusunda belirli periyotlarla sağlık kontrollerinden geçirilmeli; riskli alanlarda görev yapan çalışanlar için ileri tetkikler yapılmalıdır. Erken teşhis edilen vakalarda, uygun müdahalelerle kalıcı sağlık sorunlarının önüne geçilmesi mümkün olur. Bu nedenle sağlık gözetimi, yalnızca risk değerlendirmesinin bir parçası değil, aynı zamanda onunla entegre bir süreç olarak düşünülmelidir.
Tarihsel açıdan bakıldığında, meslek hastalıkları konusunda farkındalığın geç geliştiği görülmektedir. Örneğin, 19. yüzyılda Avrupa’da şapka üretiminde kullanılan cıva maddesi, zamanla çalışanların sinir sistemini etkilemiş ve ciddi psikolojik sorunlara neden olmuştur. Bu durum, halk arasında “şapkacılar deli olur” inancını doğurmuş ve Lewis Carroll’un “Alice Harikalar Diyarında” eserindeki “Deli Şapkacı” karakterine dahi ilham kaynağı olmuştur. Bu örnek, kimyasal maddelere uzun süreli maruziyetin ne denli ciddi sonuçlar doğurabileceğini gözler önüne sermektedir.(*)
Bugün gelişen teknoloji, bilimsel yöntemler ve bilinç düzeyindeki artış sayesinde meslek hastalıklarının büyük ölçüde önlenmesi mümkündür. Ancak bu süreçte yalnızca iş sağlığı ve güvenliği profesyonellerinin değil, aynı zamanda yöneticilerin, işverenlerin ve çalışanların da aktif rol alması gerekir. Tehlikeleri belirlemek, çalışanları bilinçlendirmek, uygun ekipmanlar sağlamak ve iş ortamını sürekli iyileştirmek; güvenli ve sağlıklı bir iş yaşamı için atılması gereken temel adımlardır.