İş Yeri ortamlarında karşılaşılan çeşitli zararlı etkenler, çalışanların sağlığını tehdit eden bir dizi mesleki cilt hastalığının ortaya çıkmasına neden olmaktadır.
İş Yeri ortamlarında karşılaşılan çeşitli zararlı etkenler, çalışanların sağlığını tehdit eden bir dizi mesleki cilt hastalığının ortaya çıkmasına neden olmaktadır. Bu hastalıkların büyük çoğunluğu kimyasal, fiziksel ve biyolojik risk faktörleriyle ilişkilidir. Dünya genelinde işle bağlantılı deri hastalıklarının %30 ila %50’si arasında bir oranla görülen mesleki dermatozlar, sadece sağlık açısından değil, aynı zamanda ekonomik ve sosyal boyutlarıyla da önemli bir halk sağlığı sorunu oluşturmaktadır. Erken teşhis, etkili korunma yöntemleri ve işyeri sağlık politikalarının uygun şekilde uygulanması sayesinde bu hastalıkların önüne geçmek mümkündür.
Mesleki cilt hastalıkları, çalışanların işyerindeki koşullara bağlı olarak gelişen ve ciltte çeşitli patolojik değişikliklere yol açan rahatsızlıklardır. Bu hastalıklar genellikle işe başladıktan bir süre sonra ortaya çıkar, işten uzaklaşıldığında iyileşme eğilimi gösterir ve işe dönüldüğünde yeniden nüksedebilir. Mesleki dermatozlar, tedavi maliyetlerinin yüksek olması, iş gücü kaybına neden olmaları ve yaşam kalitesini düşürmeleri nedeniyle yalnızca bireysel değil kurumsal ve toplumsal düzeyde de önemli bir sorundur. Ancak çoğu durumda bu hastalıkların önlenebilir olduğu göz önünde bulundurulduğunda, uygun koruma önlemlerinin zamanında alınması büyük önem taşır. Bu doğrultuda işyeri hekimlerinin, risk gruplarını tespit etmesi, koruyucu stratejiler geliştirmesi ve çalışanları bilinçlendirmesi gereklidir.
Mesleki Cilt Hastalıklarında Etkenler
Çalışma ortamında maruz kalınan çok çeşitli faktörler, cilt üzerinde olumsuz etkilere neden olabilir. Kimyasal etkenler başta olmak üzere fiziksel travmalar, biyolojik organizmalar ve çevresel koşullar da mesleki dermatozların oluşumunda rol oynamaktadır.
Kimyasal Etkenler: İş ortamlarında sık karşılaşılan asitler, alkaliler, çözücüler ve çimento gibi tahriş edici maddeler, cildin koruyucu bariyerini zedeleyerek irritan kontakt dermatitlere neden olabilir. Nikel, krom, lateks ve epoksi reçineler gibi maddeler ise bağışıklık sisteminin aşırı yanıt vermesiyle alerjik reaksiyonlara yol açabilir. Katran, arsenik gibi bazı kimyasallar ise uzun vadede karsinojenik etki göstererek deri kanserlerine neden olabilir.
Fiziksel Etkenler: Uzun süreli UV ışını maruziyeti (özellikle açık havada çalışanlar ve kaynak işçileri için) fotodermatit ve cilt kanserleri gibi durumlara zemin hazırlar. Ayrıca sürtünme, kesikler, mekanik baskı gibi mikrotravmalar; ısıya veya soğuğa aşırı maruziyet ise yanıklar veya donmaya bağlı cilt lezyonlarına yol açabilir.
Biyolojik Etkenler: Yetersiz hijyen koşullarında çalışan bireylerde stafilokok enfeksiyonları sık görülürken, nemli ortamlarda çalışanlar fungal (mantar) enfeksiyonlara daha yatkındır. Ayrıca HPV ve orf gibi viral hastalıklar da bazı meslek gruplarında yaygın olarak görülebilir.
Diğer Etkenler: Ellerin sürekli ıslak kalması, deterjan ve dezenfektanlarla sık temas, hava yoluyla taşınan toz ve kimyasallar da deri sağlığı üzerinde olumsuz etki yaratır.
Sık Görülen Mesleki Deri Hastalıkları
En sık rastlanan mesleki cilt hastalıkları arasında kontakt dermatit başta gelmektedir. Bu dermatitler irritan ya da alerjik kökenli olabilir. İrritan kontakt dermatit, çoğunlukla cildin tekrarlayan kimyasal teması sonucu gelişir. Bu durum genellikle temizlik personeli, inşaat işçileri, metal işçileri ve sağlık çalışanlarında görülmektedir. Alerjik kontakt dermatit ise belirli maddelere karşı gelişen immün yanıtla ortaya çıkar; tanısı yama testi ile konur.
Fotodermatit ise ultraviyole ışınlarının bazı kimyasal maddelerle etkileşimi sonucu gelişen cilt tepkisidir. Ayrıca hijyen eksikliğinin yoğun olduğu işlerde bakteriyel enfeksiyonlar, ayakları sürekli nemli kalan çalışanlarda ise mantar enfeksiyonları görülmektedir.
Ekzematöz olmayan dermatozlara gelince, bunlar arasında en sık görüleni mesleki aknedir. Yağ buharı ya da yağlı maddelerle temas eden çalışanlarda oluşur. Diğer önemli bir grup ise mesleki deri kanserleridir. Bu tür hastalıklar genellikle uzun süreli UV, katran ya da kimyasal madde maruziyeti ile ilişkilidir. Ayrıca tırnak hastalıkları da sık yinelenen mekanik travmalar sonucu ortaya çıkmaktadır.
Korunma Yöntemleri ve Yönetim Stratejileri
Bu hastalıkların önlenebilmesi için hem teknik hem de kişisel düzeyde çeşitli korunma yöntemlerinin uygulanması zorunludur.
Teknik Önlemler: Zararlı kimyasalların üretim veya uygulama sürecinden tamamen çıkarılması (kaynakta kontrol), kapalı sistemlerin kullanılması ve lokal aspirasyon gibi havalandırma sistemleri ile risklerin azaltılması gerekir.
Kişisel Koruyucu Donanım: Özellikle kimyasal maddelerle çalışan bireyler için nitril veya neopren gibi maddelerden üretilmiş koruyucu eldivenler kullanılması önerilir. Bununla birlikte uygun iş kıyafetleri ve UV’ye karşı güneş koruyucu kremler de önem taşır.
Tıbbi Önlemler: İşe girişte yapılacak cilt muayeneleri ile riskli bireyler (örneğin atopik dermatit geçmişi olanlar) belirlenmeli ve bu kişilerin uygun olmayan işlerde çalıştırılması engellenmelidir. Düzenli periyodik muayenelerle ciltteki erken değişiklikler tespit edilebilir. Alerjik reaksiyonlardan şüphelenilen durumlarda yama testi gibi yöntemlerle tanı doğrulanmalıdır.
Eğitim ve Politikalar: Çalışanlara kimyasal güvenliği, doğru eldiven seçimi ve maruziyetin azaltılması gibi konularda eğitimler verilmelidir. İş rotasyonu ve görev değişimi gibi uygulamalarla temas süresi azaltılabilir. Ayrıca çalışanların şüpheli belirtiler karşısında işyeri hekimine başvurmaları teşvik edilmelidir.
Yasal Mevzuat ve İşyeri Hekiminin Rolü
Türkiye’de 6331 Sayılı İş Sağlığı ve Güvenliği Kanunu gereğince her işveren, çalışanların sağlık ve güvenliğini korumakla yükümlüdür. Bu kapsamda işyerlerinde risk değerlendirmesi yapılması ve çalışanların sağlık gözetiminin düzenli olarak sağlanması zorunludur. Meslek Hastalıkları Yönetmeliği ise, bu hastalıkların tanı ve bildirim süreciyle ilgili yasal çerçeveyi oluşturur.
İşyeri hekimlerinin bu süreçteki rolü oldukça büyüktür. Deri hastalıkları açısından düzenli periyodik muayeneler yapmak, çalışanları maruziyetler konusunda bilgilendirmek ve şüpheli vakaları ileri tetkik ve tedavi için uygun merkezlere yönlendirmek başlıca sorumlulukları arasındadır.
Mesleki dermatozlar, tüm dünyada olduğu gibi Türkiye’de de önemli bir iş sağlığı ve güvenliği problemidir. Ancak bu hastalıklar, etkili önleyici stratejiler ve bilinçli yaklaşımlarla büyük oranda engellenebilir niteliktedir. İşverenlerin, işyeri hekimlerinin ve çalışanların ortak sorumluluk bilinci içinde hareket etmesi, deri sağlığının korunmasında anahtardır. Ayrıca işyeri sağlık politikalarının etkin şekilde uygulanması, periyodik sağlık kontrollerinin ihmal edilmemesi ve çalışanlara düzenli eğitimler verilmesi, uzun vadede hem çalışan sağlığını koruyacak hem de iş verimliliğini artıracaktır.
Kaynaklar:
-
Olgularla Meslek Hastalıkları, 2021. Ankara: Nobel Tıp Kitabevi. Editör: Prof. Dr. Meral Türk.
-
Türk Tabipleri Birliği. (2018). İşyeri Hekimliği Uygulama Rehberi. Ankara: TTB Yayınları.
-
üzen, S. (2012). Meslek Hastalıkları. Ankara: Nobel Tıp Kitabevi.
-
DermNet NZ. (2021). Occupational Skin Disease. https://dermnetnz.org/topics/occupational-skin-disease
-
Susan Ford. (2011). Mesleki Cilt Hastalıkları. Yeni Zelanda, DermNet Güncellemesi Nisan 2021.