728 x 90

Mesleki Ergonomik Riskler

Mesleki Ergonomik Riskler

Çalışanların fiziksel, fizyolojik ve psikososyal açıdan maruz kaldığı olumsuz koşulların birikimli etkisi, zaman içinde meslek hastalıklarının ortaya çıkmasına neden olur. Bu hastalıkların en yaygın nedenlerinden biri olan…

Çalışanların fiziksel, fizyolojik ve psikososyal açıdan maruz kaldığı olumsuz koşulların birikimli etkisi, zaman içinde meslek hastalıklarının ortaya çıkmasına neden olur. Bu hastalıkların en yaygın nedenlerinden biri olan ergonomik risk faktörlerinin dikkate alınmaması, çalışan verimliliğini olumsuz etkilemekte ve çalışanlarda kalıcı mesleki hastalıklara sebep olabilmektedir. Mesleki yaralanmalar ve hastalıklar arasında en büyük paya sahip olduğu bilinen kas iskelet sistemi rahatsızlıklarıyla ilişkilendirilmekte olan ergonomik riskler;  fiziksel, kişisel, psikososyal ve çevresel faktörleri içermektedir.

FİZİKSEL ERGONOMİK FAKTÖRLER

Fiziksel ergonomik faktörler; çalışanın antropometrik, fizyolojik ve anatomik özelliklerinin yanı sıra göre işin yoğunluğu, sıklığı ve süresine bağlı olarak etki yaratır. Çalışma duruşu, statik duruşlar, tekrarlayan hareketler, aşırı güç kullanımı, ağırlıkların taşınması ve titreşim fiziksel ergonomik riskler arasında sayılabilir.

Çalışma Duruşu

Duruş bir diğer adıyla postür vücudun çeşitli bölgelerinin birbirine göre hizalanmasıdır. Vücudun her bir kısmının kendisine yakın vücut bölgesine ve vücudun bütününe oranla en ideal pozisyonu olarak tanımlanabilecek olan doğru duruş, yerçekimine karşı en az enerji ile dengede kalmayı ve dengenin korunmasını sağlar. Çalışma duruşu ise, vücudun, başın, gövdenin, kol ve bacakların yapılan işe ve işin özelliklerine göre hizalanması şeklinde tanımlanabilir.

Doğru bir çalışma duruşunda;  bel omurgasının geriye, sırt omurgasının hafifçe ileriye ve boyun omurgasının hafifçe geriye doğru kavisli olması gerekmektedir. Bu pozisyonda, omurlar arası disklere binen aşırı ve dengesiz yüklerden korunarak, sırtın dengede durması sağlanır.

Uygun olmayan duruşlar ise bir veya birden fazla uzvun ve eklemlerin, hareketsiz vücut duruşundan sapması olarak tanımlanmaktadır. Eklemler vücuttan uzaklaştıkça, kasların üretebileceği kuvvet miktarı azalır, çünkü kas liflerinin bir kısmı ya kasılır ya da uzar. Uygun olmayan çalışma duruşlarını çalışma hayatında önemli kılan olası kas iskelet sistemi rahatsızlıklarına yol açmasıdır.

Boyun veya sırttan 30 dereceden fazla eğilerek günde iki saatten fazla çalışma zorunda kalınması, başın ve gövdenin öne doğru eğilmesine ya da yan dönmesine neden olabilecek pozisyonlarda ağırlık taşınması omurgaya ve omurlar arası disklere daha fazla yük binmesine neden olmaktadır.

Öne eğilerek çalışıldığında ise boyun omurgası öne doğru eğik ve dönük iken, omuz eklemine ve omuz-boyun kaslarına, statik yük binmektedir. Bu durum boyun ve omuz bölgesinin kemik yapı ve yumuşak dokularında ciddi zorlanmalar oluşturmakta;  kas-iskelet sistemi sorunlarına yol açmaktadır.

Eğilmek ve/veya uzanmak, yükü vücuttan uzaklaştırır ve kaldıraç sayesinde sırttaki etkin yükü önemli ölçüde artırarak alt omurgada strese ve kas yorgunluğuna neden olur. Yükleri tek omuzda, kol altında veya tek elde taşımak, omurga üzerinde eşit olmayan bir baskı oluşturur.

Günde iki saatten fazla eller baş hizasının üzerinde, dirsekler omuz hizasının üzerinde olacak şekilde eller ve kolların yüksekte durmasını gerektiren çalışma duruşları sırasında boyun ve omuz bölgesindeki kasların kasılmasına yol açarak damarların ve sinirlerin sıkışmasına neden olabilir. Görevin gerektirdiği süre boyunca devam eden bu kasılmalar nedeni ile kas iskelet sistemi sorunları ortaya çıkabilir.

Kısıtlı alanlar veya işin gereği olarak diz üstü çökme ya da çömelerek çalışmak zorunda kalınması durumunda boyun ve bel bölgesinin yanı sıra diz eklemi bölgesi de zorlanabilir. Dizüstü pozisyonda uzun süre çalışma sürtünmeler ve diz eklemini zorlayacak aktiviteler diz kapağına aşırı yük binmesine neden olabilir. Bu aşırı yüklenme diz kapağının altındaki kıkırdak ve kemik dokuda hasara yol açabilecektir. Vücut yükünü taşıyan eklemlerden biri olan diz eklemi çok fazla kullanıldığı için yaralanma, kireçlenme olasılığı da fazladır.

Statik Duruşlar

İş süreçlerinin pek çoğu çalışanların uzun süre statik bir pozisyonda kalmalarını gerektirmektedir. Uzun süre ayakta çalışma bel bölgesi omurlarının içe doğru eğiminin (lordoz) artmasına ve kaslarda gerilmelere neden olur. Kanada’da yapılan bir çalışmada; hareketsiz olarak ayakta duranlarda sırt ağrısının ayakta hareket edebilenlere ve arada oturarak ayakta çalışanlara göre daha sık olarak görüldüğü gösterilmiştir. Statik duruşta ayakta sürdürülen çalışmalarda kanın geri dönüşünün azalmasına bağlı olarak venöz göllenme, bacakta şişme, ödem ve varis görülme olasılığı da artmaktadır.

Uzun süre oturarak çalışma; bilgisayar ve diğer benzer cihazların kullanımı nedeniyle özellikle ofis çalışanlarında giderek artan bir mesleki ergonomik risklerden bir diğeridir.  EU-OSHA tarafından gerçekleştirilen anket sonuçları Avrupa Birliği ülkelerinde en sık bildirilen üçüncü risk faktörünün uzun süreli oturma olduğunu göstermektedir. Uzun süre oturma, özellikle bel ağrısı olmak üzere kas-iskelet sistemi bozuklukları riskini artırmaktadır. Otururken bel omurlar arası disk basınç ayakta durmaya veya yürümeye kıyasla önemli ölçüde daha yüksektir. Disk basınçlarındaki artışa ek olarak, oturma bağ zorlanmalarını artırır ve lokal olarak kaslar ve tendonlar üzerinde daha fazla yük oluşturabilir.

Oturarak çalışmanın sonucu olarak en sık kas iskelet sistemi rahatsızlıkları ortaya çıksa da potansiyel olumsuz etki kemiklerin ve kasların ötesine geçer. Literatürde uzun süre oturmanın ayrıca kalp damar hastalıkları, diyabet, obezite, metabolik sendrom ve osteoporoz gibi pek çok sağlık sorunu ile de ilişkili olduğunu gösteren bilimsel çalışmalarda mevcuttur. Günde 7 saatten fazla oturarak geçirilen her saat, tüm nedenlere bağlı ölüm riskinde %5’lik bir artışa yol açar. Amerikan Ulusal Sağlık ve Beslenme İnceleme Anketi, günde 8 saatten fazla hareketsizliğin her nedene bağlı ölüm oranında önemli bir artışla ilişkili olduğunu göstermiştir.

Tekrarlayan Hareketler

Çalışma sırasında aynı ya da benzer hareketlerin sık aralıklarla tekrarlanması ve bazı kas gruplarının aşırı kullanımı kas yorgunluğu nedenlerinden biridir. Tekrarlama, aynı kaslarındefalarca kullanılmasını gerektiren, hareketler sırasında dinlenme olanağı az olan işlerin sürdürülmesini içerir. Tekrarlama hızı, birim zamanda bir eklem tarafından yapılan hareketlerin ortalama hızı olarak tanımlanabilir. Bir kaç saniye arayla aynı hareketi tekrarlama ya da arka arkaya 2 saatten fazla ve dakikada iki seferden fazla aynı beden parçalarını içeren hareketlerin döngüsel tekrarı;  kas ve tendonlarda meydana gelen, yaralanmalar veya yırtıklara yol açabilir. Bir iş gününde 4 saatten fazla sürekli klavye ya da bir aleti kullanmak için gereken hızlı ve tekrarlı hareketler, tendonları tahriş edebilir ve sinirler üzerindeki basıncı artırabilir. Tekrarlama, uygun olmayan çalışma duruşu ve aşırı güç kullanımı gibi diğer faktörlerde mevcut olduğunda zorlanma ve yaralanma riskini artırır. 

Ağır Güç / Kuvvet Kullanımı

Elle ağır iş yapma, kaldırma, taşıma vb. görevleri yerine getirmek için gerekli olan güç / kuvvet kas iskelet sistemi rahatsızlıklarının başlangıcında önemli bir rol oynamaktadır. Kullanılan güç; aktivite türüne, vücut duruşuna, kaldırılan, taşınan veya itilip çekilen nesnelerin ağırlığına ve yerine getirilmekte olan işin süresine bağlı olarak değişkenlik gösterebilir. Genel olarak, kullanılan güç ne kadar büyük olursa omuz, boyun, bel, ön kol, bilek ve ellerde zorlanmaya bağlı rahatsızlık riski de aynı oranda artış gösterir. Daha fazla güç daha fazla çabaya eşit olduğundan görevler arasında dinlenmek için daha uzun zamana ihtiyaç duyulur.

Ağırlıkların Taşınması

Ağırlıkların taşınması; yükün elle veya bedensel güçle kaldırılması, indirilmesi, itilmesi, çekilmesi, taşınması veya hareket ettirilmesi süreçlerini içermektedir. Yeni ve ortaya çıkan risklere ilişkin EU-OSHA anketi sonuçları ağır yükleri kaldırmanın veya taşımanın  en çok tanımlanan dört risk faktörü arasında olduğunu göstermektedir.

Elle taşımanın sürdürüldüğü işlerde güvenli kabul edilen yüklerle ilgili herhangi bir ağırlık limiti yoktur. 20–25 kg’lık bir yük birçok insanın kaldıramayacağı kadar ağırdır. Ağır nesnelerin taşınması sırasında vücudun ağırlık merkezi ile yükün ağırlık merkezinin hizalanmasının korunmaması denge sorunlarına ve potansiyel olarak tehlikeli durumlara yol açabilir.

Bir yükün elle herhangi bir ekipman yardımı olmaksızın olarak bir yerden başka bir yere taşınması sırasında; omurlara ve arasındaki disklere gelen yük yukarıdan başlayarak aşağıya doğru gittikçe artar, en çok yük, dolayısıyla da gerilme en son beş omurda maksimum değere ulaşır.  Ağırlıkların taşınması için kullanılan aşırı kuvvet kasların normalden daha fazla kasılmasına sebep olur. Ağırlıkları taşımak için kollarla aşırı uzağa/yükseğe uzanmak gerektiğinde daha fazla kas kuvveti kullanılması gerektirdiği gibi cismin ağırlığının yanı sıra kaldırmanın tekrarı da önemlidir.

Titreşim

Titreşim, özellikle iş ortamlarında sıkça karşılaşılan ergonomik-fiziksel bir etkendir ve uzun süreli maruziyet ciddi sağlık sorunlarına yol açabilir. Titreşimin sağlık üzerindeki etkileri, maruziyetin türüne Vücuda giriş yönüne ve etkilenen vücut bölümüne (el-kol titreşimi veya tüm vücut titreşimi),  süresine ve frekansına göre değişiklik gösterir.

El-kol titreşimi çalışma ortamlarında yaygın olarak kullanılan ve enerji ile çalışan aletlerden kaynaklanırken parmaklardan veya elin avuçlarından vücuda girer. Titreşimli aletlerin uzun süreli ve yoğun kullanımı, özellikle periferik nörolojik, damarsal ve kas-iskelet sistemlerini etkileyen çeşitli olumsuz sağlık etkilerine yol açabilir. Bu durum, el-kol titreşim sendromu (HAVS) olarak tanımlanır ve titreşimin frekansı, maruziyet süresi, kullanılan aletler, uygulanan kuvvet ve vücut direnci gibi birçok faktöre bağlı olarak değişmekle birlikte karmaşık bir semptom yelpazesini kapsar. El kol titreşimine maruziyet sonucu parmak uçlarına kan akışının azalması nedeniyle;  parmaklarda beyazlaşma, karıncalanma, uyuşma ve duyu kaybı gibi belirtileri içeren Raynaud fenomeni olarakta bilinen beyaz parmak hastalığı gelişebilir. Yüksek titreşimli araçlar kullanılmaya devam edilirse, bu belirtiler muhtemelen daha da kötüleşecektir.

Titreşime maruz kalma süresinin ve maruz kalma sıklığının artması riski artırmakta olup uzun süreli tüm vücut titreşimine maruziyetin başta bel omurgasında olmak üzere kas iskelet sisteminde olumsuzluklara yol açtığı epidemiyolojik çalışmalarda gösterilmiştir. Titreşimin vücuda iletilmesi, kişinin vücudunun duruşuna bağlıdır. Kas iskelet sisteminde gelişen hasarlar titreşimin yarattığı mikrotravmalara bağlıdır ve titreşimin etkisi titreşimin vücuda giriş noktalarından uzaklaştıkça azalır. Bu etkilerin yanı sıra, bilimsel yazında bütün vücut titreşiminin sindirim sistemi, dişi üreme organları ve vücudu çevreleyen damarlar üzerinde etkileri olduğu da belirtilmektedir.

Tüm vücut titreşimine mesleki olarak risk altında olan meslekler arasında traktör, kamyon, buldozer gibi araçları kullanan sürücüler, inşaat işçileri ve makine operatörleri sayılabilir.

Molaların Yetersizliği

Kas iskelet sistemi, belirli bir süre aktif kaldıktan sonra dinlenmeye ihtiyaç duyan dinamik bir yapıdır. Uzun süreli statik postür veya tekrarlayıcı işler, lokal kas gruplarında oksijen tüketimini artırır ve kas içi metabolik atıkların birikimine neden olur. Mola süresi yetersiz olduğunda bu atıkların uzaklaştırılması gecikir ve yorgunluk birikir.

Özellikle tekrarlı hareketler içeren işlerde dinlenmek için yeterli zaman olmadığında daha fazla güç gerektiren hareketler yorgunluğun ve rahatsızlıkların daha çabuk ortaya çıkmasına sebep olmaktadır. Tekrarlı hareketler minimum güç gerektirse bile bu hareketlerin zaman içinde sürdürülmesi için gerekli çaba düzenli olarak artmaktadır.   Sürekli tekrarlayan işlerde, çalışma aktivitesine ve artan yorgunluğa rağmen kasların dinlenmesi için yeterli aralar verilmezse kas ve iskelet sisteminde ağrılar ve rahatsızlıklar kaçınılmazdır.

Araştırmalara göre en az 3 dakikalık dinlenmeler ile kasların yorgunluğunu atması sağlanabilmektedir. Etkin bir dinlenme, fark edilebilir bir yorgunluk başlamadan önce yapılırsa daha etkili olmaktadır. Dinlenme süresinin toplam çalışmanın %10’nu kadar olması gerektiği ve bu sürenin verimliliği düşürmeyeceği kanıtlanmıştır. Pek çok çalışmada maksimum verimliliği sağlayabilmek için her 40 dakika çalışmadan sonra en az 5 dakika dinlenme süresine ihtiyaç olduğunu ileri sürülmektedir.

BİREYSEL ERGONOMİK FAKTÖRLER

Diğer mesleki sağlık sorunlarının yanı sıra işe bağlı kas-iskelet sistemi bozukluklarının gelişiminde yaş, cinsiyet, beden-kitle indeksi, yaşam tarzı, alışkanlıklar ve daha önceki sağlık problemlerinin varlığı büyük öneme sahiptir. Yapılmış bazı çalışmalarda obezite ve boy uzunluğunun bel ağrısının gelişiminde risk faktörü olduğu, sigara kullanımı ile bel ağrısı sıklığı ve süresi arasında bir ilişki olduğu saptanmıştır. Kas-iskelet sistemi hastalıklarının çok faktörlü doğasına rağmen, obezite kalça, diz, ayak bileği, ayak ve omuz kas-iskelet sistemi rahatsızlıklarının başlangıcında ve ilerlemesinde sürekli olarak önemli ve potansiyel olarak değiştirilebilir bir risk faktörü olarak ortaya çıkmaktadır.

Kadınların biyolojik olarak sahip oldukları bazı özellikler onları çalışma ortamlarında bulunan risklere duyarlı kılmaktadır. Bilimsel yazında kas-iskelet sistemi kaynaklı ağrıların şiddetinin ve yoğunluğunun kadınlarda erkeklere oranla daha sık görüldüğüne dair çok sayıda araştırma mevcuttur. Bu durumun nedenleri arasında kadınların erkeklere oranla fizik güç bakımından zayıflık ve boya göre omurga uzunluğundaki fazlalık ve hormonal faktörler olduğu düşünülmektedir.

ÇEVRESEL ERGONOMİK FAKTÖRLER

Ergonomik riskler yalnızca fiziksel faktörlerle sınırlı olmayıp, iş ortamındaki çevresel faktörleri de kapsamaktadır. Aydınlatmanın yetersiz olması, düşük veya yüksek sıcaklık, havalandırma ve gürültü gibi durumlar mesleki kas iskelet sistemi rahatsızlıklarına yol açabilir. Aydınlatma, bir iş yerinin sadece görünürlüğünü değil, aynı zamanda çalışanların sağlığını, performansını ve güvenliğini doğrudan etkileyen kritik bir çevresel ergonomi bileşenidir. Yetersiz veya uygun olmayan aydınlatma işin verimini etkileyebilmekte, yorgunluğa neden olmakta ve özellikle iş kazası olasılığını arttırmaktadır. Aydınlatma düzeyinin düşük olması; baş ağrısı, dikkat dağınıklığı ve göz yorgunluğuna neden olurken daha iyi görüş için çalışanı öne eğilmek ve uzun süre bu duruşta çalışmak zorunda bırakabilmektedir. Çalışma ortamlarında termal konfor koşullarının altında veya üzerindeki ısı ve nem düzeyleri; çalışanlarda uykuhali, halsizlik,yorgunluk, bitkinlik,dikkatazalmasına yol açabilir. Yüksek sıcaklıklarda çalışmak terleme yoluyla sıvı-elektrolit kaybına, kas kramplarına ve halsizlik neden olurken; soğukta çalışmak kasların gevşemesini zorlaştırır; hareket kabiliyeti düşer. El aletleriyle çalışılan işlerde soğuk ortamlar ve titreşim mesleki sağlık sorunlarının ortaya çıkmasında riski artıran bir çarpan etkisi gösterir.

Gürültü, çalışma ortamının sürekli dikkat çeken bir başka faktörüdür. Orta ve iç kulaklardaki hasarların yanı sıra; aşırı ve kronik gürültünün iletişimi karmaşıklaştırdığı; stres, anksiyete sinirlilik, gerginlik, yorgunluk gibi sağlık sorunlarına yol açtığı ve hastalık sebepli devamsızlıklarla bağlantılı olduğu yapılmış bilimsel çalışmalarda gösterilmiştir.

PSİKOSOSYAL ERGONOMİK FAKTÖRLER

Ergonomik kökenli sağlık sorunlarının analizinde kullanılan yöntemlerin çoğunda değerlendirilmemekle birlikte psikososyal riskler bir yandan iş içeriği, iş organizasyonu ve yönetimi ile diğer çevresel ve organizasyonel koşulları ile diğer yandan çalışanın yetkinlikleri ve diğer ihtiyaçları arasındaki etkileşimlerine bağlı olarak çalışan sağlığı için önemli bir tehlike kaynağıdır. Psikososyal tehlikelere maruz kalma, neden olduğu iş stresi aracılığıyla çalışanın hem psikolojik hem de fiziksel sağlığını etkileyebilir.

Kaynaklar:

Dr. M. Bülent Dik

Dr. Mehmet Bülent DİK;  1959 İskenderun doğumludur. İlk, Orta ve Lise eğitimini İskenderun’da tamamladı.  Evli ve 2 çocuk babasıdır. 1982 yılında İstanbul Üniversitesi İstanbul Tıp Fakültesinden mezun oldu. Sağlık Ocağı Hekimliği, Hastane Kat Hekimliği, Ambulans Hekimliği ve İşyeri Hekimliği yaptı. İstanbul Büyükşehir Belediyesi Acil Yardım ve Cankurtarma Müdürlüğünde Acil Sağlık Hizmetlerinden Sorumlu Müdür Yardımcısı olarak görev aldı. 1992 yılından bu yana İşyeri Hekimliği yapmakta olup, İlkyardım Eğitmenliği, İşyeri Hekimliği ve İş Güvenliği Uzmanlığı Eğiticisi belgesine sahiptir. 2011 yılından beri Tez Medikal Ortak Sağlık ve Güvenlik Biriminde İşyeri Hekimliği, Proje Ekip Liderliği, Eğitmenlik, Tez Akademi Yöneticiliği gibi çeşitli pozisyonlarda görev alan Mehmet Bülent DİK; özellikle meslek hastalıkları, endüstriyel hijyen ve ergonomi konularında çalışmalar sürdürmektedir. Türk Tabipler Birliği ve Endüstriyel Toksikoloji ve Hijyen Derneği üyesidir. Ulusal Bilimsel Toplantılarda Sunulan ve Bildiri Kitaplarında Basılan Bildiriler 1. İş Sağlığı Güvenliği Profesyonellerinde Ergonomi Bilinci 28. Ulusal Ergonomi Kongresi 14-16 Ekim 2022/ Eskişehir ( Bildiri ve Sözlü Sunum) 2. İşe Bağlı Ses Hastalıklarının Yönetiminde Vokal Ergonomi. 27. Ulusal Ergonomi Kongresi 25 – 27 Mart 2022 / İzmir (Bildiri ve Sözlü Sunum) 3. Çalışma Hayatında Yeni Düzen Evden Çalışma Modeli İle Hibrit Çalışma Modeline Geçişe Dair Ergonomik Risk Analizi 27. Ulusal Ergonomi Kongresi 25 – 27 Mart 2022 / İzmir (Bildiri ve Sözlü Sunum) 4. İşyerlerinde Ergonomik Tasarım. 25. Ulusal Ergonomi Kongresi 18-20 Ekim 2019 / Samsun (Bildiri ve Sözlü Sunum) 5. Çalışma Duruşunun Kas İskelet Sistemi Rahatsızlıklarına Etkisi 25. Ulusal Ergonomi Kongresi 18-20 Ekim 2019 / Samsun (Bildiri ve Sözlü Sunum) 6. Ergonomik Risk Değerlendirme Yöntemlerinin Karşılaştırılması. 24. Ulusal Ergonomi Kongresi 28-30 Eylül 2018 / Erzurum (Bildiri ve Sözlü Sunum) 7. Ofis Çalışmalarında Ergonomik İyileştirme Önerileri 24. Ulusal Ergonomi Kongresi 28-30 Eylül 2018 / Erzurum (Bildiri ve Sözlü Sunum) 8. Uçak Yükleme Boşaltma İşlerinde Kas İskelet Sistemi Rahatsızlıkları. 24. Ulusal Ergonomi Kongresi 28-30 Eylül 2018 / Erzurum (Bildiri ve Sözlü Sunum) Uluslararası Bilimsel Toplantılarda Sunulan ve Bildiri Kitaplarında Basılan Bildiriler 1. Petrokimya Endüstrisinde İş Sağlığı Güvenliği Riskleri ve Korunma Prensipleri. İETOX2020: Uluslararası Endüstriyel ve Çevresel Toksikoloji Kongresi, 18-25/Kasım 2020, Çevrimiçi Kongre  (Bildiri ve Sözlü Sunum) 2. Çalışma Hayatında Yeni Düzen Evden Çalışma Modeline Yönelik Ergonomik Risk Analizi. İETOX2020: Uluslararası Endüstriyel ve Çevresel Toksikoloji Kongresi, 18-25 Kasım 2020, Çevrimiçi Kongre (Bildiri ve Sözlü Sunum) 3. Ergonomik Risk Değerlendirme Yöntemlerinde Güncel Gelişmeler – BAuA Yöntemi İETOX2020: Uluslararası Endüstriyel ve Çevresel Toksikoloji Kongresi, 18-25 Kasım 2020, Çevrimiçi Kongre (Bildiri ve Sözlü Sunum) 4. Lojistik Sektöründe Meslek Hastalıkları / İşle İlgili Hastalıklar. 4. Uluslararası Mesleksel ve Çevresel Hastalıklar Kongresi 5-8 Mart 2020 İstanbul (Bildiri ve Sözlü Sunum) 5. İş Sağlığı Güvenliği Pratiğinde Meslek Hastalıklarını Öngörme ve Önleme.  İETOX2019: Uluslararası Endüstriyel ve Çevresel Toksikoloji Kongresi, 26-29/Ekim/2019, Antalya (Bildiri ve Sözlü Sunum) 6. İş Yerlerinde Kimyasal Maddelerin Maruziyet Yönetimi.  İETOX2019: Uluslararası Endüstriyel ve Çevresel Toksikoloji Kongresi, 26-29/Ekim/2019, Antalya (Bildiri ve Sözlü Sunum)

Son Yazılar