728 x 90

Sürdürülebilir Bina Sertifikalarına Bir Bakış

Sürdürülebilir Bina Sertifikalarına Bir Bakış

Sanayi, ulaştırma, tarım, inşaat gibi pek çok farklı sektörde sıkça duymaya başladığımız sürdürülebilirlik kavramı artık yaşamımızın bir parçası haline gelmiştir

Sanayi, ulaştırma, tarım, inşaat gibi pek çok farklı sektörde sıkça duymaya başladığımız sürdürülebilirlik kavramı artık yaşamımızın bir parçası haline gelmiştir. En yaygın kabul gören Sürdürülebilir kalkınma tanımı, Birleşmiş Milletler Genel Kurulu,  Dünya Çevre ve Kalkınma Komisyonu tarafından hazırlanan ve 1987 tarihinde kabul edilen Brundtland Raporu olarak da bilinen “Ortak Geleceğimiz” adlı raporda yer almıştır.  Bu raporda, Sürdürülebilir kalkınma, “Gelecek nesillerin kendi ihtiyaçlarını karşılayabilme kabiliyetinden ödün vermeden, bugünün ihtiyaçlarını karşılayan bir gelişme” olarak ifade edilmektedir. Başka bir anlatım ile sürdürülebilirlik gelecek nesillerin yaşam kalitesini bozmadan, bugün için iyi yaşam koşulları sağlamak olarak söylenebilir. Sürdürülebilirlik çevre, enerji, ekonomi, insan konuların kesişiminde yer almaktadır. Bu nedenle de, bilim insanlarının yanı sıra ulusal ve uluslararası ölçekte pek çok kurum ve kuruluş tarafından önemsenmekte ve dikkate alınmaktadır. Sürdürülebilir bir dünyaya ulaşmak amacıyla pek çok hedef, kanun, yönetmelik, standart vb. çalışmalar yapılmıştır.

Sürdürülebilirlik konusunda yapılan çalışmalardan biri olan Birleşmiş Milletler Binyıl Kalkınma Hedefleri’nin süresinin 2015 yılında sona ermesiyle, bu hedeflerin devamı niteliğindeki Birleşmiş Milletler Sürdürülebilir Kalkınma Hedefleri kabul edilmiş ve 2016 tarihinde uygulanmaya başlanmıştır. Sürdürülebilir bir gelecek için 2030 yılına kadar temelde aşırı yoksulluğun sona erdirilmesi, çevrenin korunması, iklim krizine karşı önlem alınması, refahın adil paylaşımı ve barışı gibi konular bu hedefler kapsamında yer almaktadır. Uluslararası ölçekte sürdürülebilirlik açsından atılan adımlardan biri de Paris Anlaşması’dır. 2015 yılında Paris’te düzenlenen Birleşmiş Milletler İklim Değişikliği Çerçeve Sözleşmesi 21. Taraflar Konferansı’nda (Conferance of Parties, COP21) Paris Anlaşması kabul edilmiş ve 2016 yılında yürürlüğe girmiştir. Paris Anlaşması, insan kaynaklı sera gazı emisyonu/salımlarının neden olduğu küresel sıcaklık artışını uzun vadede sanayileşme öncesi döneme göre 2°C’nin altında tutmayı hedeflemekte olup 1.5°C civarında tutmanın daha iyi olacağını belirtmektedir. Öte yandan, Avrupa Birliği, 2019 yılında açıkladığı  Avrupa Yeşil Mutabakatı ile 2030 yılına kadar net sera gazı salımlarının 1990 yılı seviyesine göre %55 oranında azaltılması ve 2050 yılına kadar Avrupa kıtasının karbon nötr hale getirilmesi hedefini ortaya koymuştur.

Yukarıda sözü edilen küresel hedeflere paralel olarak, 2021 yılında Türkiye net sıfır salıma ulaşma hedefini 2053 yılı olarak ilan etmiştir. Ülkemizde 2024-2028 dönemi için hazırlanan On İkinci Kalkınma Planı ile sürdürülebilir kalkınma yaklaşımlarını verimlilik temelinde tüm sektörlerde sorunsuz işler hale getirmek, yeşil dönüşüm, iklim hedefleri ve ekonomik büyümeyi uyumlaştırmak gibi konular ele alınmaktadır. Ayrıca, 2024-2030 yılları arasını kapsayan Enerji Verimliliği 2030 Stratejisi ve II. Ulusal Enerji Verimliliği Eylem Plan ile bina ve hizmetler, enerji, ulaştırma, sanayi, tarım, vb. olmak üzere farklı sektörlerde enerji verimliliği ve tasarrufu sağlanması hedeflenmektedir. Söz konu hedeflere ulaşmak için, yeni ve mevcut binalarda enerji tasarrufu ve verimliliği, yenilenebilir enerji kullanımı, sürdürülebilir yeşil binalar ile yerleşmelerin belgelendirilmesi/sertifikalandırılması gibi konular vurgulanmaktadır.

Tüm bu ulusal ve uluslararası hedefler doğrultusunda, sürdürülebilir bir gelecek yaratma, iklim kriziyle mücadele ve karbon salımını azaltma sürecinde inşaat sektörü ve kentsel yapılı çevre çok önemli bir konumda yer almaktadır. Sürdürülebilir Yapılı Çevrenin, insanları, doğal çevreyi, ekonomiyi koruduğu ve iyileştirdiği söylenebilir. Küresel iklim değişikliği etkilerini ve enerji tüketimini kontrol altında tutabilmek, enerji maliyetlerini düşürebilmek, karbon salımını azaltabilmek, günümüz kaynaklarının gelecek nesillere aktarılmasını sağlayabilmek, sağlıklı bireyler ve toplumlar yaratmak için Sürdürülebilir Mimarlık pratiğine ve inşaat sektörün tüm paydaşlarına büyük sorumluluklar düşmektedir.

Dünya’da 1990’lı yıllardan bu yana, Sürdürülebilirlik kriterlerini karşılayan bina ve yerleşim tasarımlarını yönlendirmek, tanımlamak ve değerlendirmek için değişik ülkelerce oluşturulmuş çeşitli Sürdürülebilir Yeşil Bina Derecelendirme Sistemleri, daha yaygın adı ile sertifika sistemleri geliştirilmiştir. Söz konusu, sertifika sistemleri, iklim değişikliğinin ve yapılı çevrenin doğa, insan ve kaynaklar üzerindeki olumsuz etkilerinin azaltılması, yeşil bina ve yerleşimleri yaygınlaştırarak sürdürülebilir yapılı çevre oluşturmak gibi ortak bir amaca hizmet etmektedir. Sürdürülebilir yeşil yerleşim ve bina sertifika sistemleri, Arazi Kullanımı, Ekoloji Değerler, Konum ve Ulaşım, Enerji Verimliliği, Su Verimliliği, Malzeme Verimliği, Atık Yönetimi, İç Ortam Kalitesi, Yönetim / İşletme, Afet Yönetimi, Sosyal ve Ekonomik Sürdürülebilirlik, Yeşil Altyapı, vb. kriterleri ele alarak değerlendirirler.

Yeni yapılacak bina ve yerleşimlerin sürdürülebilir olması kadar, mevcut bina ve yerleşimlerin de yeşil renovasyonlar ile sürdürülebilir kılınması ve sertifika alınması mümkündür. Bu sistemlerde farklı bina tipolojileri (konut, eğitim, ticari, vb.) ve farklı yerleşim ölçekleri (mahalle, kent bölgesi, şehir, vb.) belli kriterler bağlamında değerlendirilmekte ve değerlendirmeler bir puan sistemi üzerinden derecelendirilerek sertifika seviyesi belirlenmektedir.

Günümüzde birçok ülke kendi koşullarını dikkate alan sürdürülebilir bina derecelendirme sistemi geliştirmiştir. Uluslararası sistemler BREEAM/İngiltere, CASBEE/Japonya, DGNB/Almanya, EDGE/Amerika Birleşik Devletleri, HQE/Fransa, LEED/Amerika Birleşik Devletleri, MINERGIE/İsviçre olarak örneklenebilir. Ülkemizde ise Çevre Dostu Yeşil Binalar Derneği (ÇEDBİK) in geliştirdiği Binalarda Ekolojik ve Sürdürülebilir Tasarım (B.E.S.T) ve Çevre Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanlığı tarafından yayımlanan “Binalar ile Yerleşmeler için Ulusal Yeşil Sertifika”, kısa adıyla YeS-TR ulusal sertifika sistemleri kullanıma sunulmuştur.

Sürdürülebilir yeşil bina sertifikası almayı hedefleyen bir projeye başlarken, öncelikle hangi sertifika sistemine başvurulacağı konusu kesinleştirilmelidir. Yukarıda da ifade ettiğim üzere, sürdürülebilir yeşil bina sertifika sistemleri genelde sürdürülebilirlik ilkeleri açısından benzerlik göstermekte, ancak sertifikaya hak kazanmak için yerine getirilmesi gereken koşullar ve kriterler arasında farklılıklar olabilmektedir. Genellikle gönüllük esasına dayalı olan sürdürülebilir yeşil bina sertifikaları, bağımsız kuruluşlar tarafından, başvuranların sunduğu belgeler/kanıtlar incelenerek verilmektedir. Sertifikasyon sürecini doğru ve hızlı yönetmek için yeşil bina danışmanının proje ekibine dahil edilmesi faydalı olacaktır.

1980 yıllardan beri, dünyanın gündeminde olan sürdürülebilirlik konularında birçok araştırma, çalışma yapılmış, Birleşmiş Milletler örgütü, Avrupa Birliği gibi kurum ve kuruluşlar tarafından ulusal ve uluslararası ölçekte pek çok hedefler ortaya konulmuştur. Söz konusu çalışmalar belirli bir noktaya gelmiştir. Ancak, küresel ölçekte gelinen noktaya baktığımız da ise daha çabuk hareket edilmesi, daha net kararların alınması ve daha da önemlisi bu kararların uygulamaya geçilmesinin hızlandırılması gerektiği açıktır.

Sürdürülebilirlik hedeflerine ulaşmada yapılı çevrenin büyük paya sahip olduğu bilinen bir gerçektir. Yukarıda da ifade ettiğim üzere, sürdürülebilir yapılı çevre içinde yerleşim ve bina ölçeğindeki sertifikalar yol gösterici özelliktedir. Bu sertifikaların daha da yaygınlaşması ile sürdürülebilir yerleşim ve yeşil bina sayısı giderek artacaktır. Böylelikle gerek uluslararası gerekse ulusal ölçekte sürdürülebilirlik hedeflerine katkı sağlanabilecektir. Konuyu Türkiye açısından ele aldığımızda, ülkemizdeki sürdürülebilir kalkınma ve 2053 yılı için net sıfır salım hedeflerine ulaşmada sürdürülebilir yapılı çevreye yönelik sertifikalar aracılığı ile önemli yol kat etmek mümkün olacaktır.

Ebru Ünver Karaer

1 comment
Ebru Ünver Karaer
GUEST_AUTHOR2
PROFILE