Enfeksiyon hastalıklarından korunma, ölüm ve sekellerinin azaltılmasında en önemli iki yöntem sanitasyon ve aşılamadır…
Enfeksiyon hastalıklarından korunma, ölüm ve sekellerinin azaltılmasında en önemli iki yöntem sanitasyon ve aşılamadır. Aşılama modern tıbbın mucizesidir. Tüm dünyada tüm gelişmelerden daha fazla yaşam kurtarmıştır.
Aşılanma ise bir hak ve sorumluluktur. Bebek ve çocukluk çağı aşılaması 20. yüzyılın en önemli halk sağlığı başarı öyküsüdür Aşılama milyonlarca çocuğun yaşamını kurtarmış, morbiditeleri önlemiştir. İnsanlarda en çok öldüren hastalıklar olan pek çok infeksiyon hastalığının önlenmesinde, doğumdan ölüme beklenen yaşam süresinin günümüzde eriştiği nokta da aşılamalar çok büyük paya sahiptir. Çiçek hastalığı eradike edilmiştir. Polio eradike edilmek üzeredir. Diğer birçok hastalıkta çok yüksek oranda azalmıştır.
Aşılamaların tüm dünyada uygulanmasına 19. Yüzyılda başlanmış olmasına rağmen aşılamanın çok uzun bir tarihçesi vardır. Modern aşılar, 1789’da Jenner’in çiçek aşısını geliştirmesi ile başlamıştır. Ancak immünite ile ilgili ilk düşünceler milattan önceye dayanır. Antik Yunanlı tarihçi Thucydides MÖ 429 yılında Atina’da çiçek hastalığı geçiren kişilerin tekrar aynı hastalığa yakalanmadıklarını gözlemlediğini yazmaktadır; ancak bir aşı ya da benzeri uygulamadan bahsetmemektedir. Aşı kullanımına dair ilk yazılı kayıtlar Çinlilerin 15. Yüzyılda variolasyon denen bir teknikle çiçek aşısı kullandıklarına dairdir.
Ülkemizde ise aşı üretimi için ilk çalışmalar Osmanlı İmparatorluğu Döneminde başlamıştır. 1800’lü yılların başında Edward Jenner tarafından geliştirilen, çiçek aşısında kullanılan benzer teknikler ile Şânizâde Atâullah Efendi ve Hekimbaşı İsmail Paşa tarafından lokal aşılama çalışmaları gerçekleştirilmiş ise de; çiçek aşısının resmi olarak yerli üretimi 1892’de Sultan II. Abdülhamid tarafından kurulması emredilen Aşı Üretim Merkezi’nde (Telkihhane) gerçekleştirilmiştir.
1. Dünya Savaşı sırasında ordumuzun savaştığı cephelerde ortaya çıkan tifüs salgınına karşı Dr. Reşat Rıza tarafından, henüz hastalık etkeni dünyada tanımlanmamışken, hasta kişilerin kanlarındaki tifüs mikrobu inaktive edilerek aşı geliştirilmiştir. Aynı teknik kullanılarak 1915 yılında Dr. Tevfik Salim tarafından ilk tifüs aşısı üretilmiştir. Kullanılan tekniklerin ilkel teknikler olması sebebiyle bir kişinin kanından sadece 3-4 kişi için aşı üretilebilmiş olsa da, bu aşı dünyada ilk olması sebebiyle literatüre girmiştir.
Cumhuriyetin kurulmasından sonra, 1928 yılında Ankara’da 1267 sayılı yasa ile “Merkez Hıfzıssıhha Enstitüsü” kurulmuş ve aşı üretim çalışmalarının bu merkezde birleştirilmesi amaçlanmıştır. Ülkemizde ilk sistematik bağışıklama 1930 yılında çiçek hastalığına karşı başlatılmıştır. 1931 yılında ülkemizin ilk verem aşısı üretilmiştir.
1940’lı yıllara kadar Türkiye’de pnömokok aşısı, kuduz aşısı, kuduz serumu, çiçek aşısı, toksoid difteri ve tetanoz aşıları üretilmiştir. 1940’lı yıllarda tifo-tifüs, tifo-difteri ve veba-kolera gibi karma aşıların ülkemizde üretimi gerçekleştirilmiştir. 1940’ta Çin Halk Cumhuriyeti’nde yaşanan kolera salgını sırasında Türkiye’den Çin’e kolera aşısı gönderilmiştir. 1947 yılında Biyolojik Kontrol Laboratuvarı kurulmuştur. 1950 yılında İnfluenza Laboratuvarı Dünya Sağlık Örgütü tarafından Uluslararası Bölgesel İnfluenza Merkezi olarak tanınmış ve Türkiye’de influenza aşısı üretimine geçilmiştir. 1965’te ilk kez kuru çiçek aşısı üretimi yapılmış; 1976’da kuru BCG aşısının deneysel üretimi başlamış; 1983’te kuru BCG aşısı üretimine geçilmiştir. 1960-1970 yıllarında ülkemiz ihtiyacı olan bakteri aşılarını üretebilir konuma gelmiştir. 1968 yılında tetanoz, akrep ve şarbon için serumların üretildiği Serum Çiftliği kurulmuştur. 1970-1980 yıllarında ise tifüs ve çiçek aşılarının üretimine hastalıkların eradike edilmesi sebebiyle son verilmiştir. Türkiye 1980’li yıllarda BCG (Bacillus Calmette-Guérin) aşısı üretiminin yanında tifo, dizanteri, kolera, veba, meningokok, stafilokok, boğmaca, brusella ve influenza gibi birçok aşının üretimini gerçekleştirir duruma gelmiştir.
Dünya Sağlık Örgütü tarafından 1974 yılında Genişletilmiş Bağışıklama Programı önerilmiştir. 1981 yılından itibaren BCG, kızamık, polio, difteri, tetanoz, boğmaca aşıları ülkemizde program kapsamında uygulanmaya başlanmıştır. Türkiye’de güncel olarak Hepatit B, Verem (BCG), Difteriaselüler boğmaca-tetanoz-inaktif polio-hemofilus influenza tip B kombine aşısı (beşli karma aşı, DaBT-IPA-Hib), oral çocuk felci aşısı (OPA), on üç bileşenli konjuge pnömokok aşısı, KızamıkKızamıkçık-Kabakulak (KKK) aşısı, Difteri-aselüler boğmaca-tetanoz-inaktif polio kombine aşısı (dörtlü karma aşı, DaBT-IPA) Erişkin tip boğmaca aşısı (Td), Suçiçeği, Hepatit A, aşıları çocukluk çağı bağışıklama programında uygulanmaktadır. Yürütülmekte olan Genişletilmiş Bağışıklama Programı kapsamında ülkemizde, 1985 yılından bu yana aile hekimleri tarafından erişkin yaş grubuna birçok aşı ücretsiz uygulanmaktadır.
Tüm dünyada ve ülkemizde ileri yaş nüfusun giderek artmasıyla, kronik hastalıklar ve kanserlerde de buna bağlı bir artış meydana gelmekte olup bu durum erişkin aşılamasının giderek daha da ön plana çıkmasına yol açmıştır. Erişkin bağışıklaşmasının giderek artan önemi ile gerek çocukluk döneminde bağışıklama takvimi yarım kalan gerekse de bağışıklığın pekiştirilmesi amacıyla ek aşılamalara ihtiyacı olanlar ile gebeler, yaşlılar, kronik hastalığı olanlar, bağışıklık yetmezliği bulunanlar ve diğer risk gruplarındaki kişilerin enfeksiyon hastalıklarından korunması hedefleri doğrultusunda aşılama çalışmaları sağlık bakanlığı tarafından desteklenmektedir. Erişkin aşılaması, bebeklik döneminde aşı takvimine uygun olarak aşılanmamış kişilerin aşılanması için bir fırsat olarak görülmelidir.
KAYNAKLAR
-
https://asi.saglik.gov.tr/genel-bilgiler/33-asinin-tarihcesi
-
Turk Mikrobiyol Cemiy Derg. Dünden Bugüne Türkiye’de Aşılama ve Aşı Üretiminin Tarihçesi, Süleyman Furkan, Demirden , Kadir Alptekin , Ilgın Kımız Geboloğlu , Suphi Ş. Önce. 2022;52(4):247-264