Konu depremden açılınca hepimizin bildiği, söylediği ama hem bireysel, hem toplumsal olarak gerekliliklerini yapma konusunu
Konu depremden açılınca hepimizin bildiği, söylediği ama hem bireysel, hem toplumsal olarak gerekliliklerini yapma konusunu asla bizler için öncelik oluşturmayan en temel bilgidir, Türkiye’nin bir deprem ülkesi olduğu. Doğanın bize bu durumu birçok kez hatırlatmasına rağmen; ne yazık ki, bilimin bize yol gösterdiği uygulama metotlarının yeterli ve doğru icra edilmemesinden öteye gidemedik. Ne 1939’da 33.000 kişinin hayatını kaybettiği Erzincan Depremi, ne de 1999’da 17.000 kişinin hayatını kaybettiği Gölcük depremi (Kocaeli), depreme hazırlıklı olmamız gerektiğini anlamamız için yeterli olmadı ve 6 Şubat’ta yaşadığımız Gaziantep-Kahramanmaraş depremleri ile 43.000’den fazla insanımız hayatını kaybetti. Enkaz altında yitirdiğimiz canlar, moloz yığınına dönen şehirlerimiz, endişe ve çaresizliği iliklerine kadar hissetmiş milyonlarca insan, sonra ulusal-uluslararası yardımlaşma – dayanışma faaliyetleri, afetin yönetimi ve sonra yarım kalan hikayeler… Yaşadığımız bu durumun bir daha benzerini yaşamamak için, bu felaketin ardında başka sonralar da gelmelidir. Bu tarih, topyekün depreme karşı hazırlıklı bir ülke haline gelmemiz için milat kabul edilmeli; devlet, yerel yönetimler ve toplum planlı bir şekilde harekete geçmelidir.
Bireysel farkındalığımız çok önemli
Depremle mücadele, deprem öncesi alınacak önlemlerden geçmektedir. Bu sebeple, konunun öneminin farkında olmak; başta bizi, aile bireylerimizi ve dolaylı olarak toplum ve devleti konuyla ilgili önleyici tedbir alma yönünde çalışmaya sevk edecektir.
Depreme hazırlık kapsamında; yapılarımızın depreme dayanıklı olma durumlarının araştırılması, aile afet planı hazırlanması, yapı içerisindeki yapısal olmayan risklerin bertaraf edilerek, yapı içini güvenli hale getirmek, afet ve acil durum çantası hazırlamak, tatbikatlar yapmak, yapı içindeki güvenli alanları belirlemek, deprem anında ve sonrasında neler yapılması gerektiğini bilmek hayati önem taşımaktadır.
Alacağımız bu bireysel önlemlerle, yaşanılması öngörülen depremlerden daha az zarar görebilir, hem kendimizi, hem sevdiklerimizi koruyabiliriz. Bunun yanı sıra mikro ölçekte alacağımız tüm bu tedbirlerin, makro ölçekte desteklenmesi son derece önemlidir.
Bunun için özellikle;
• Başta deprem bölgesi olmak üzere, tüm yapıların dayanımlarının kontrol edilmesi, hasarlı yapıların bilimsel metotlara uygun şekilde yeniden düzenlenmesi, depreme dirençli yerleşim alanları yapılması,
• Her türlü yapının inşa aşamasında, kontrol mekanizmalarının yeniden değerlendirilerek, ihmale ya da suistimale mahal verilmesinin engellenmesi,
• Her durumda etkin bir afet yönetimi yapılmasının sağlanması için mevcut durumun değerlendirilerek, stratejik planlama yapılması ve uygulanması gibi hususlar dikkate alınmalıdır.
Umuyoruz ki yaşanan depremlerin, felakete dönüşmediği; daha güvenli yarınlara erişebiliriz.