728 x 90

Mesleki Kanserlere Yaklaşım Nasıl Olmalı?

Mesleki Kanserlere Yaklaşım Nasıl Olmalı?

Her madde zehirdir, zehir olmayan hiç bir şey yoktur; zehir ve ilacı ayıran onun dozudur… Paracelsus (1493-1541)

Her madde zehirdir, zehir olmayan hiç bir şey yoktur; zehir ve ilacı ayıran onun dozudur.

Paracelsus (1493-1541)

GİRİŞ:

Günümüzde mesleki kanser, dünya çapında büyüyen bir halk sağlığı sorunudur. Dünya Sağlık Örgütü (WHO) tarafından yapılan tahminlere göre, her yıl 660.000’den fazla ölüme mesleki kanser neden olmakta ve bu da onu meslekle ilgili ölümlerin önde gelen nedenlerinden biri haline getirmektedir. Mesleki kanser, işyerinde kimyasallar, radyasyon ve asbest gibi bazı tehlikeli maddelere maruz kalmaktan kaynaklanır[1]. “Avrupa İş Sağlığı ve Güvenliği Ajansı”, dünya çapında mesleki kanserlerin tüm kanser ölümlerinin yaklaşık% 9,6’sına ulaştığını bildirmiştir[2]. Tüm kanserlerin yaklaşık% 2 ila% 8’inin mesleğe bağlı olduğu düşünülmektedir[3].

GEÇMİŞ, GÜNÜMÜZ VE OLASI GELECEK:

İş yeri hekimliğinin öncüsü Bernardino Ramazzini (1633-1714), 1713’te, rahibelerin meme kanseri insidansının son derece yüksek olduğunu saptamıştır. Günümüzde yapılan çalışmalar da rahibelerin nulipariteleri nedeniyle artmış meme, yumurtalık ve rahim kanserleri ile karşı karşıya olduklarını göstermektedir[4]

Paracelsus 1500’lerde sanayideki gelişmelerin zorunlu sonucu olarak meslek hastalıkları riskinde de artmanın olacağını ön görmüştür. Baca temizleyicilerinde Pott’un dikkat çekmiş olduğu skrotum kanserlerinden, 14. yüzyılın sonlarında maden işçilerinde görülen artmış akciğer kanseri olgularının meslekleriyle ilişkisini gözlemleyen Härting (1879) ve Pirchan (1932) ve kömür katranına maruz kalan işçilerde Rehn (1895) tarafından saptanmış mesane kanserlerine kadar tarih kendisini haklı çıkarmaktadır. Mesleki kanserler üzerine yapılan araştırmalar, 2004 yılında 28 kanserojen ajana işaret ederken, bu sayı 2017 yılına kadar 23 kanser türü ile ilişkili 47 ajana kadar çıkmıştır[5]. Bunun nedeni sanayideki teknolojik gelişmelerden çok, daha etkili araştırma teknikleri, güçlü tanı yöntemlerinin kullanımı, geniş çaplı epidemiyolojik çalışmalar ve özellikle gelişmekte olan ülkelerdeki ve bazı Avrupa ülkelerinde dahi mevcut olan veri eksikliklerinin büyük boyutlarda olduğunun farkına varılması ve buralardaki maruziyetlerin yakın takibe alınmaya başlanması olabilir.

Öte yandan, teknolojinin gelişmesi ile birlikte yeni (veya daha büyük sıklıkla) kullanılmaya başlanacak yöntemler ve kimyasallar başta olmak üzere tüm materyal ve süreçler sonucu ortaya çıkacak bileşenler, daha önce gözlenmemiş ve hatta şüphelenilmemiş yeni riskler ortaya çıkarma potansiyelindedir. Unutulmamalıdır ki, 1965 yılında o zaman kadar güvenli olduğu düşünülen radyasyon düzeylerinin etkileri araştırılmaya başlanmış kanserle ilişkisi doğrulanmıştır[6]. Günümüzde gelişmekte olan ve yakın gelecekte birçok çalışanı etkileme potansiyeli olan kuantum teknolojisi ya da ilişkili teknolojiler ile ilgili belirli tehlikeleri tahmin etmek zor olsa da, alanın ilerlemesinin kendi risklerini taşıyabilecek yeni malzemelere, kimyasallara veya süreçlere yol açması mümkündür. Sağlık konusunda büyük gelişmeler sağlayacağı kuşkusuz olan bu teknoloji, kuantum noktaları veya kuantum sensörleri gibi malzemelerin üretimi ve işlenmesinde bazı tehlikeleri tetikleyebilir. (i) Kadmiyum, kurşun veya cıva gibi ağır metallerin kullanılması, (ii) bazı nanopartiküllerin solunum, kardiyovasküler veya diğer sağlık etkileri ile ilişkilendirilmiş olması, (iii) kuantum sensörlerinin gözler ve cilt için risk oluşturabilecek yoğun lazer ışınları veya diğer yüksek enerjili ışık kaynaklarını kullanacak olması.

SINIFLANDIRMALAR

Dünya Sağlık Örgütü’nün Uluslararası Kanser Araştırmaları Ajansı (IARC), kanserojenleri aşağıdaki gibi sınıflandırmaktadır. Mevcut ajanların bu sınıflandırmada nerede yer aldığını incelemek için ajansın ilgili sayfası incelenebilir: https://monographs.iarc.who.int/list-of-classifications.

Kanserojenlerin sınıflandırılma kriterleri (Uluslararası Kanser Araştırmaları Ajansı – IARC)[7]
Sınıflandırma Grup Açıklama
İnsanlarda kanserojen 1 İnsanlarda yeterli kanıt
İnsanlarda kanserojen olması muhtemel (olası) 2A İnsanlarda sınırlı kanıt ve hayvanlarda yeterli kanıt
İnsanlarda kanserojen olması mümkün (olanaklı) 2B İnsanlarda sınırlı kanıt ve hayvanlarda yeterli kanıt eksikliği
Sınıflandırılmamış 3 İnsanlarda yetersiz kanıt ve hayvanlarda yetersiz veya sınırlı kanıt

En sık görülen kanserler, görülebileceği iş kolları ve önerilen kontrol yöntemleri aşağıdaki gibi özetlenebilir. Bu listenin tüm kanserojenleri, olasılıkları ve yöntemleri içermeyebileceği göz önünde tutulmalıdır. Yeterli veya kısıtlı kanıtlara dayalı olmak üzere bu güne kadar saptanmış etkenlerin ve kansere yol açabileceği sistemlerin ayrıntılı bir listesi için ilgili IARC dokümanına baş vurulabilir: https://monographs.iarc.who.int/wp-content/uploads/2019/07/Classifications_by_cancer_site.pdf. (Bu tablo, özellikle genetik özellikler, reprodüktif durumlar ve bazı beslenme faktörleri gibi IARC Monografilerinde ele alınmayan faktörleri içermez.)

Kanser Türü Kanser Riski Olan İşyerleri Periyodik Sağlık Kontrolleri için Laboratuvar/Görüntüleme Yöntemleri
Akciğer kanseri İnşaat, madencilik, maden eritme, asbestle çalışma, dizel egzozuna maruz kalma Göğüs röntgeni, BT taraması, balgam sitolojisi, solunum fonksiyon testleri
Mezotelyoma Asbestle çalışma, madencilik, yalıtım işleri Göğüs röntgeni, BT taraması, biyopsi, plevral sıvı analizi
Mesane kanseri Kimyasal üretim, boya üretimi, kauçuk üretimi, kamyon sürücülüğü. İdrar sitolojisi, sistoskopi, BT, ürografi
Cilt kanseri Dış mekân işleri, inşaat, çiftçilik. Cilt muayenesi, dermatoskopi, biyopsi
Lösemi Benzen maruziyeti, kimyasal üretim, nükleer enerji santralleri, X-ışını teknisyenleri Kan testleri, periferik yayma, kemik iliği biyopsisi, kromozomal analiz
Karaciğer kanseri Kimyasalların üretimi, vinil klorür üretimi, pestisit uygulaması Karaciğer fonksiyon testleri, ultrason, BT taraması
Burun boşluğu ve sinüs kanseri Ağaç işleri, deri işleri, nikel arıtımı, formaldehit maruziyeti Nazal endoskopi, BT taraması, biyopsi

NE YAPILMALI?

Mesleki risklerin sürekli geliştiği bu çağda, işgücünün sağlığını mesleki kanserlerin tehlikelerine karşı korumak, önemi giderek artan bir arayışa dönüşmüştür.

İnsanlık tarihinde bu tür hastalıklar genellikle belli bir iş kolunda belli yakınmaların ortaya çıkmasıyla şüphe uyandırmış ve yakın gözlemlerle ya da epidemiyolojik araştırılmalarla doğrulanmıştır. Günümüzde bu yönteme nadiren gerek duyuluyor olması gerekmektedir. Gelişen teknoloji, tıp bilimleri ve hekimlik artık mevcut riskleri ve oluşabilecek hastalıkları öngörebilecek yeterliliktedir.

Çıktığımız bu yolculukta kendimizi çeşitli çalışma ortamlarıyla ilişkili ayırt edici semptomlar ve risk faktörleri hakkında bilgilendirerek, potansiyel malignite ipuçlarını veren işaretleri görerek, mesleki kanserlerin erken uyarı işaretlerinden şüphelenme ve tanımlama yeteneğini geliştirmek en önemli amaçlarımızdan biri olmalıdır. Bu anlayışla donanmış olarak, hızlı ve kararlı bir şekilde müdahale etme yolunda hastalarımızın sağlığının koruyucuları olma rolümüzü sürdürmemiz gerekmektedir.

Farklı mesleklerin inceliklerini anlayarak, işçilerin karşılaştığı belirli riskleri azaltan stratejilerin uygulanmasını sağlamalı ve bize sağlığını emanet edenleri korumak için tüm meslek hastalıklarında olduğu gibi mesleki kanserler alanında da becerilerimizi, sezgilerimizi ve bilimsel hünerlerimizi uyanık tutmalıyız.

Kaynaklar:

[1] https://www.iarc.who.int/
[2] Ledda, C. Epidemiological Research on Occupational and Environmental Carcinogens. Int. J. Environ. Res. Public Health 2021, 18, 2215.
[3] Yang M. A current global view of environmental and occupational cancers. J Environ Sci Health C Environ Carcinog Ecotoxicol Rev. 2011 Jul;29(3):223-49.
[4] Britt K, Short R. The plight of nuns: hazards of nulliparity. Lancet. 2012 Jun 23;379(9834):2322-3.
[5] Turner MC. What is next for occupational cancer epidemiology? Scand J Work Environ Health. 2022 Nov 1;48(8):591-597.
[6] Piňosová M, Andrejiova M, Badida M, Moravec M. Occupational Disease as the Bane of Workers’ Lives: A Chronological Review of the Literature and Study of Its Development in Slovakia. Part 1. Int J Environ Res Public Health. 2021 May 31;18(11):5910.
[7] https://monographs.iarc.who.int/agents-classified-by-the-iarc/ (Erişim tarihi: 22.05.2023)
Dr. Atilla Görk

Dr. Atilla Görk,  18 Aralık’ta Akhisar doğumludur.   Evli ve 1 kız çocuğu babasıdır. Bornova Anadolu Lisesini bitirdikten sonra, 9 Eylül Üniversitesi Tıp Fakültesinden mezun oldu. Mecburi hizmetini Şırnak / Beytüşşebap’ta yaptı. İzmir / Aliağa’da 3 yıl pratisyen hekimlik deneyimi sonrası İzmir Atatürk Eğitimve Araştırma Hastanesinde (Şimdi Kâtip Çelebi Üniversitesi’ne bağlı) Aile Hekimliği Uzmanlığı eğitimini aldı. Uzmanlık tezini gebelikte ilaç kullanımı üzerine verdi. Uzmanlıktan sonra 20 yıl ilaç sektöründe çoğunlukla uluslararası firmalarda medikal yöneticiliği yaptı. Araştırmacı İlaç Firmaları Derneği’nin (AİFD) Türkiye’de geliştirdiği ilk İlaç Tanıtım İlkeleri Kılavuzunun yazım ekibinde aktif görev aldı. Özellikle tanıtım temsilcilerine eğitim verme, hekimlere bilimsel sunumlar yapma, ilaç sanayiinde etik tanıtım ilkelerinin uygulanması, ilaç güvenliliği, klinik araştırmalar, farmakoekonomi, uluslararası bilimsel toplantıların medikal alt yapısı üzerine görevleri ve medikal yazarlık konusunda çalışmaları oldu. Emeklilikle birlikte İş Yeri Hekimliğine başladı. Heavy Metal, Hard Rock, jazz ve klasik müzik hayranı olan Görk, Amatör olarak bateri çalmaktadır. Halen Tez Medikal’de tam zamanlı İş Yeri Hekimi olarak çalışmaktadır.

Son Yazılar