Gıda imalat sektörü, topraktan endüstriye oradan da günlük hayatımıza etki eden, diğer tüm sektörlerle ilişkisi olan en önemlisi de iklimsel tüm değişikliklerden en fazla etkilenen alandır.
Gıda imalat sektörü, topraktan endüstriye oradan da günlük hayatımıza etki eden, diğer tüm sektörlerle ilişkisi olan en önemlisi de iklimsel tüm değişikliklerden en fazla etkilenen alandır. İnsanların en temel ihtiyaçlarından birisi olan beslenme; artan nüfus, gelişen sanayi ve değişen hayat koşulları gibi etkenler hazır gıda talebini ve tüketimini hızla artırmaktadır. Oldukça geniş bir yelpazeye yayılan gıda ürünleri ile ilgili üretim süreçlerinin geçmişi insanoğlunun ilk kentleşmeye başladığı dönemlere kadar gitmektedir.
Gıda imalat sektörü, ticari hacmi düşünülecek olursa bugün dünyadaki en büyük sektörlerden birisidir. Geniş bir yelpazeye sahip olan gıda sanayi, alt dalları açısından birbirinden farklı özellikler taşıyan sektörleri barındırmaktadır. Gıda imalat sektörü gün geçtikçe otomasyon seviyesi artan bir sektördür, başlangıçta makinelerin insanlara yardımcı olduğu bir düzenden, insanların makinelere yardımcı olduğu düzene geçilmiştir.
Gıda imalat sektörü, çoğunlukla çok sıcak ya da çok soğuk ortamlardır. Yağlı, ıslak ve buharlı çalışma ortamları barındırır. Bu ortamlar iş kazalarının yaşanmasına davetiye çıkarmaktadır. Yapılan araştırmalarda, ülkemizde yaşanmış olan iş kazalarının yaklaşık %10’luk kısmını, gıda imalat sektöründe yaşanan iş kazalarının oluşturduğu görülmektedir. Bununla birlikte, gıda imalat sektörü, ölümlü iş kazası sıralamasında en çok kaza meydana gelen ilk 10 sektör içerisinde yer almaktadır. Gıda imalat sektöründe meydana gelen iş kazaları incelendiğinde karşımıza çıkan en büyük kaza nedeni ise kesilme olarak görülmektedir. Yapılan araştırmalar neticesinde kesilme gıda imalat sektöründe yaşanan kazaların yaklaşık %30’unu oluşturmaktadır.
Gıda imalat sektöründe meydana kazalar incelendiğinde; en çok kazayı mutfak çalışanlarının yaşamış olduğu gözlemlenmektedir. Bunun temel sebebi; mutfakta ki çalışma alanlarının sıcak yüzeyler olması, zeminin kaygan olması, hareketli ve döner aksamlı cihazlarla çalışma ve bu cihazlarda gerekli olan emniyet donanımlarının bulunmaması ya da çalışanlar tarafından işlerini zorlaştırdığı gerekçesi ile iptal edilmesi, kesici ve delici aletler ile çalışılma yapılmasıdır. Yoğun iş temposu, acelecilik ve zamanla yarış süreçleri de bu çalışma koşullarına eklenince kazalar kaçınılmaz olmaktadır.
Sonrasından ise servis personeli ve temizlik personelleri yer almaktadır. Servis personelleri daha çok düşme gibi kazalara maruz kalırken, temizlik personelleri kimyasal maruziyeti ve elektrik çarpması gibi kazalara daha çok maruz kalmaktadır.
Bu kazaların dışında yer alan ve bazı kazaların esas sebebi olan elle taşıma işleri de büyük önem taşımaktadır. Gıda imalat sektörünün her alanında elle taşıma işi mevcuttur. Özellikle yanlış kaldırma teknikleri, aşırı yük ve sürekli yük kaldırma kaza riskini artırmaktadır.
İş kazalarının bu kadar fazla yaşandığı bir sektörde, risk değerlendirme çalışmalarının uygulanması ve denetlemelerle sürekliliğinin sağlanması, hem insanların daha güvenli bir ortamda çalışmasını, hem de verimlilik artışını beraberinde getirecektir. Sektörde yaşanan kazalar incelendiğinde birçok kazanın önlenebilir olduğu gözlemlenmektedir. Kazaların önlenmesi için alınması gereken aksiyonlar aslında o kadar zor değildir hatta alınan bu basit önlemlerle birçok kazanın önüne geçilebilir.
Mevcut risklerin farkına varmak bilinmeyenle mücadeleden daha kolay olacağından gerektiğinde bu risklere karşı emredici uyarı levhaları kullanılarak da koruma önlemi alınmış olur. İş yeri ortamının düzenli olması, elektrik panolarının kilitli olması, ortam sıcaklığına uygun iş elbisesi giydirilmesi, makinelerin yetkili personelinin olması ve bunun dışında çalıştırmanın yasak olması, temizliğin düzenli ve doğru ürünlerle yapılmış olması, gürültüden ve tozdan koruyan kişisel koruyucular başlıca korunma yöntemleridir.
Bu aşamada zor olan kısım çalışan bazlı risklerin önüne geçmektir. Bu tip kazaların önüne geçilmesinin en temel yolu ise eğitimdir. Eğitimlerle çalışanlara güvenlik kültürü kazandırılmalıdır. Maslow’un ihtiyaçlar hiyerarşisini düşündüğümüzde güvenlik ihtiyacı fizyolojik ihtiyaçlardan sonra ikinci sırada yer almaktadır. Güvenlik bir yaşam biçimi ve ihtiyaç haline dönüştüğünde işyerlerinde iş güvenliği bilinci kendiliğinden oluşacak ve çalışanlar kişisel koruyucu donanımları, makine koruyucularını kullanmada, talimatlara uymada vb. konularda negatif tutum sergilemeyecektir.
Çalışanlara yönelik yapılmış birçok araştırma bizlere; çalışma alanına yönelik kurumsal boyutta alınan önlemlerin tek başına yeterli olmadığını, bireysel düzeyde de çalışanların bu riskleri bilmeleri gerektiğini ifade etmektedir. Riskleri bilmelerinin yanı sıra riskleri önlemeye yönelik davranışsal değişimi de göstermeleri çalışanlardan beklenmektedir.
İşverenlerin; düzenli denetimler yapılmasını sağlamak, işyerine uygun risk analizi yapılmasını sağlamak, makine koruyucu ekipmanlarının eksiksiz olarak bulundurulması, kişisel koruyucu donanımların işe uygun ve eksiksiz olarak temin edilmesi ve ekipmanlarının kullanırlığının denetlenmesini sağlamak, uyarıcı levhaların ilgili yerlerde konumlandırılması gibi çok önemli görevleri vardır. İş güvenliği; çalışanın, işverenin ve İSG profesyonellerinin ortak yürütümü sayesinde sağlıklı bir şekilde ilerlemektedir. Bu hususta hepimize büyük ödevler düşmektedir.
Kaynaklar:
-
https://dergipark.org.tr/tr/download/article-file/562067
-
https://dergipark.org.tr/tr/download/article-file/750073
-
https://dergipark.org.tr/tr/download/article-file/1973505
-
https://www.csgb.gov.tr/media/1398/ebrusedaakbas.pdf
-
https://dergipark.org.tr/en/download/article-file/498687
-
https://dergipark.org.tr/en/download/article-file/376222
-
https://dergipark.org.tr/en/download/article-file/498687