Doğadaki esnek cisimlerin titreşiminden oluşan ve ortama yayılan fiziksel bir enerji olan ses; insanda; iletişim ya da anlam iletmenin sözel bir biçimi olarak tanımlanabilen konuşmanın temel öğesidir.
Doğadaki esnek cisimlerin titreşiminden oluşan ve ortama yayılan fiziksel bir enerji olan ses; insanda; iletişim ya da anlam iletmenin sözel bir biçimi olarak tanımlanabilen konuşmanın temel öğesidir. Konuşma için gerekli olan havayı akciğer sağlar. Akciğerlerden üst solunum yollarına yönlendirilen havanın ses tellerini (vokal kordlar) titreştirmesi ile ses tonlanır ve ağız boşluğu, geniz, damak, dişler ve dudak tarafından biçimlendirilerek konuşmayı sağlayan sesler şekillenir.
İnsan sesini oluşturan en önemli organlar ses telleri ve onların bağlı bulunduğu kaslardır. Nefes alma sırasında V harfi şeklinde açık olan ses telleri, yemek yerken ve ses çıkarma sırasında tamamen karşı karşıya gelerek kapanır. Ses oluşumunda vokal kordların adduksiyon (orta hatta yaklaşma), ekstansiyon (gerilme) ve vibrasyon (titreşim) siklusundan oluşan temel hareketleri rol oynamaktadır.
Konuşma ve ses çıkarma sırasında vokal kordlarda bir saniyede oluşan vibrasyon sayısına “temel frekans” adı verilir. Vokal kordlar dokusal yapıları gereği hava geçişlerinde farklı frekanslarda titreşebilme özelliğine sahiptir. Vokal kordlarda vibrasyon sayısı artıkça ses tizleşir, azaldıkça ise pesleşir. Normalde erkeklerde 100-150 (ortalama 130) Hz, kadınlarda 200-300 (ortalama 250) Hz civarında olan temel frekans yaş, cinsiyet, hormonal etkiler gibi fizyolojik faktörlere bağlı olarak da değişir.
Sesin frekanstan sonraki ikinci önemli özelliği şiddetidir. Şiddet; sesin yayılma düzleminde birim alana uyguladığı basınçtır. Sesin şiddeti, vibrasyonu sağlayan havanın miktarına ve vokal kordların bulunduğu seviyeden geçiş hızına bağlıdır. Ses şiddetinin birimi dB dir. Standart bir tanımı bulunmamakla birlikte sağlıklı ses; sesin özelliklerinin bireyin yaşına, cinsiyetine, içinde bulunduğu ortama ve duruma uygun olduğu ses olarak ifade edilebilir. Sağlıklı ses, bireyin sesini uzun süre kullanmak zorunda olduğu durumlarda kalitesinde değişme olmayacak kadar güçlüdür.
Ses, iletişim sağlamak amacıyla kullanılan sözel dili aktarma yolu olmasının ötesinde özellikle öğretmenler, çağrı merkezi operatörleri, akademisyenler, şarkıcılar ve din görevlileri gibi profesyonel ses kullanıcıları için önemli bir çalışma aracıdır. Seslerini yoğun bir şekilde kullanan bu meslek gruplarında normal nüfusa oranla mesleki ses rahatsızlıklarının görülme sıklığı oldukça fazladır. Profesyonel ses kullanıcılarında ortaya çıkan ses şikâyetleri çoğunlukla ses kısıklığı, seste güçsüzlük ve ses yorgunluğudur. Eşlik eden şikâyetler ise nefes darlığı, boğazda takılma hissi, boğazda kuruluk hissi, boğaz ağrısı ve konuşurken zorlanma şeklindedir.
Organik bir değişiklik olsun ya da olmasın, çalışma sırasında sesin kullanımıyla ilgili olarak çalışanın performansını ve/veya iletişimini azaltan veya engelleyen herhangi bir ses değişikliği biçimi olarak tanımlanabilecek olan mesleki ses rahatsızlıkları ses üretimini olumsuz yönde etkileyebilecek pek faktöre bağlı olarak gelişebilir.
Mesleki ses rahatsızlıklarının oluşumunda tüm sağlık-hastalık süreçlerinde olduğu gibi yaş, cinsiyet, yaşam tarzı, solunum yolu hastalıkları, alkol-sigara kullanımı ve sesin gün içerisinde toplam kullanımı vb. bazı bireysel özellikler ile birlikte mesleki nitelikteki risk faktörlerinin de önemli bir rolü mevcuttur.
Mesleki nitelikteki risk faktörleri olarak; uzun çalışma süreleri, ses yükünü artıran iş süreçleri, çalışma ortamı akustiği, ortam gürültüsü, ortam hava kalitesi, konuşma mesafeleri ve çalışma duruşlarını etkileyen donanım yerleşimi gibi ergonomik faktörler sayılabilir.
Literatürde; profesyonel ses kullanıcılarında ses yorgunluğunun uzun süreli ses kullanımı sonucu gelişen vokal yüklenmeye bağlı olduğunu, ses yükünün artmasına yol açabilecek ve sesi olumsuz etkileyebilecek birçok faktörün bulunduğunu gösteren çalışmalar mevcuttur. Kişinin ses kullanımını sürdürebilme becerisindeki olumsuzlukları ifade eden öznel bir terim olan ses yorgunluğu, genel olarak egzersiz sonrasındaki kas yorgunluğuna benzetilebilir.
Yorgunluk özünde bireyi kendini aşırı zorlamaktan caydıran ve iyileşme sürecinin gerçekleşmesi için zaman tanıyan bir mekanizmadır. Bu açıdan değerlendirildiğinde ses yorgunluğu”, sese ara vermek için önemli bir sinyal mekanizmasıdır. Çalışma sırasında dinlenme olanağı yaratılamadığında ses yorgunluğu olan bireyler seslerini istedikleri şiddette üretebilmek için seslerini “itmeye” devam eder ve bu itme ya da zorlama daha fazla ses yorgunluğu oluşmasına yol açar. Sesin yoğun kullanımı, vokal kordlarda tekrarlayan travmalara, mekanik strese neden olur ve ses tellerinin dokusunda yapısal (organik) değişikliklere yol açabilir. Ses bozuklukları, vokal kordların tekrarlanan hareketlerinin bir sonucu olarak değerlendirildiğinde, kas iskelet sisteminin tekrarlayan gerilme yaralanmalarının gelişimindeki benzerliği görülebilecektir.
Duruş değişikliklerinin ses performansı üzerine etkilerini değerlendiren çalışmalar irdelendiğinde ise ergonomik olmayan çalışma duruşlarının sesi etkilediği kanıtlanmış; bu nedenle ses rahatsızlığı olan profesyonel ses kullanıcılarında çalışma duruşlarını değerlendirmenin önemi vurgulanmıştır. Farklı bedensel duruşların ses üretimindeki etkisini belirlemek amacıyla yapılmış bir çalışmada, başın nötr duruşuna kıyasla baş ileri, baş geri ve servikal ekstansiyon pozisyonlarında sesin kullanımında daha fazla gerilim ve daha kötü ses kalitesinin ortaya çıktığı gösterilmiştir.
Bilimsel yazında arka plan gürültüsünde konuşmanın vokal yüklenme için bir risk faktörü olduğu gösteren çalışmalar da mevcuttur. Çalışma ortamlarında arka plan gürültüsünün varlığında ise birey genellikle yüksek ses yüksekliği, yüksek ses perdesi ve değiştirilmiş bir ses spektrumu ile tepki verir, boyun ve gırtlak bölgesi kaslarında gerilmeler ve ses yorgunluğu belirtileri daha sık görülür. Bu sonuçların yanı sıra bilimsel yazında yetersiz havalandırma nedeniyle bozulmuş iç hava kalitesi ve iç mekân hava kirleticileri ile ses kısıklığı arasında önemli ölçüde bir ilişki olduğunun gösterildiği çalışmalarda mevcuttur.
Ses rahatsızlıkları; mevcut durumda iş etkinliklerinden kaynaklanan ajanlar ve maruziyetlere bağlı meslek hastalıkları listesinde yer almamakta olup, çalışma ilişkilerindeki değişim doğrultusunda, sesin önemli bir çalışma aracı haline gelmesiyle ilerleyen dönemde mesleki olarak değerlendirilmesi kaçınılmaz olacaktır.
Mesleki ses rahatsızlıklarının gelişimini en aza indirmeyi amaçlayan önleyici stratejiler ve erken müdahaleler sağlamak için ses sağlığını etkileyen risklerin değerlendirilmesi gereklidir. Farklı çalışma ortamlarında ses üretimi ve konuşma anlaşılırlığının nasıl geliştirilebileceği ve ses bozuklukları için işle ilgili risk faktörlerinin farkında olunması olarak tanımlanabilecek ses ergonomisi mesleki ses rahatsızlıklarının önlenmesinde önemli bir yaklaşım olarak düşünülmelidir. Bu doğrultuda ses kullanımı ve doğru çalışma duruşları konularında eğitim programları oluşturulmalı, çalışma ortamlarının akustiği, hava kalitesi, arka plan gürültü seviyesi ve çalışma ortamının ergonomik tasarımı özenle değerlendirilmelidir.
Kaynaklar:
-
Vilkman E. Voice problems at work: A challenge for occupational safety and health arrangement Phoniatrica et Logopaedica,. Jan-Jun 2000;52(1-3):120-5. doi: 10.1159/000021519
-
Gerçeker M. , Yorulmaz İ., Ural A., Ses ve Konuşma K.B.B. ve Baş Boyun Cerrahisi Dergisi, 2000, 8 (1) ; 71-78).
-
Cardoso R, Lumini-Oliveira J, Meneses RF. Associations between posture, voice, and dysphonia: a systematic review. J Voice. 2019 Jan;33(1):124.e1-124.e12
-
https://www.iloencyclopaedia.org/part-xvii-65263/education-and-training-services/item/706-health-problems-and-disease-patterns
-
Smith, E et al. “Voice problems among teachers: differences by gender and teaching characteristics.” Journal of voice : official journal of the Voice Foundation 12 3 (1998): 328-34.
-
Vilkman E. Occupational safety and health aspects of voice and speech professions. Folia Phoniatr Logop. 2004 Jul-Aug;56(4):220-53. doi: 10.1159/000078344. PMID: 15258436.
-
Cantor Cutiva LC, Vogel I, Burdorf A. Voice disorders in teachers and their associations with work-related factors: a systematic review. J Commun Disord. 2013 Mar-Apr;46(2):143-55. doi: 10.1016/j.jcomdis.2013.01.001. Epub 2013 Jan 25. PMID: 23415241
-
Rantala, Sala & Kankare: Teachers’ Working Postures and Their Effects on the Voice. Folia Phoniatr Logop 2018;70:24–36 (DOI: 10.1159/000487593)
-
Putus T, Vilén L, Atosuo J. The Association Between Work-Related Stress, Indoor Air Quality, and Voice Problems Among Teachers is There a Trend? J Voice. 2021 Oct 9:S0892-1997(21)00307-6.
-
Dik B. İşe Bağlı Ses Hastalıklarının Yönetiminde Vokal Ergonomi. 27. Ulusal Ergonomi Kongresi 25 – 27 Mart 2022 / İzmir (Sözlü Bildiri)