Tansiyon ya da kan basıncı, kalbin kanı pompalarken damar cidarında oluşturduğu basınçtır ve mm cıva (Hg) olarak ifade edilir.
Tansiyon ya da kan basıncı, kalbin kanı pompalarken damar cidarında oluşturduğu basınçtır ve mm cıva (Hg) olarak ifade edilir. Bu basıncın istenilen değerlerin üzerinde olması durumu ise hipertansiyon olarak tanımlanır.
Kan basıncı sistolik (halk arasında büyük tansiyon) ya da kalbin kanı pompalarken oluşturduğu basınç ve diastolik (halk arasında küçük tansiyon) ya da kalbin kan pompalamaya ara verdiği dönemdeki basınç olarak iki farklı değerden oluşur.
2019 yılında yayınlanan Türk Hipertansiyon Uzlaşı Raporu’na göre hipertansiyon; hekim tarafından yapılan, tekrarlanan klinik ölçümler ile sistolik kan basıncının ≥140 mmHg ve/veya diyastolik kan basıncının ≥90 mmHg olması olarak tanımlanır. Sistolik kan basıncı özellikle önemlidir ve çoğu hastada tanıda esastır. Hipertansiyon gelişmiş ülkelerde %15 ila 20 oranı ile çalışan kişilerde en sık rastlanılan kardiyovasküler hastalıktır. Yıllık %1 yeni vaka oranı ile de 35 ila 64 yaş arası çalışan nüfusta görülme sıklığı en yüksek kardiyovasküler hastalıktır.
Türkiye’de her üç erişkinden birinde hipertansiyon vardır. Ülkemizde hipertansiyon sıklığı toplumda %23 olarak belirlenmiş; yaşla artan sıklığın her yaş grubunda kadınlarda erkeklerden daha fazla olduğu belirlenmiştir.
Hipertansiyon oluşma nedeni açısından primer (birincil) ve sekonder (ikincil) hipertansiyon olmak üzere 2’ye ayrılır: Esansiyel veya primer hipertansiyon kan basıncının belirli bilinen bir neden olmaksızın yükselmesidir. Hipertansif hastaların büyük kısmı (%95) primer hipertansiftir. Kan basıncı kardiyovaskuler, noral, endokrin ve lokal doku sistemince düzenlenir. Sekonder hipertansiyon ise altta yatan tanımlanabilir ve sıklıkla da tedavi edilebilir bir sebebi olan kan basıncı yükselmesidir. Sekonder hipertansiyon yüzdesi düşük olmakla beraber, genel hipertansif hasta değerlendirilmesinde mutlaka araştırılması gereken bir durumdur.
Çalışma hayatının kan basıncı üzerine etkileri vardır. Bu etki bazen olumlu olabileceği gibi (örn. düzenli fiziksel egzersiz yapılan işler, çalışanın huzurlu olduğu işler) olumsuz da olabilir.
Kan basıncında yükselmeye neden olan olumsuz etkiler, tansiyonu olmayan bir kişide hipertansiyon hastalığına neden olabileceği gibi, hipertansiyon hastalığı olan bir çalışanda kan basıncının kontrolünün zorlaşmasına ve kötüleşmesine neden olabilir.
İş yerinde yüksek kan basıncına neden olan fiziksel, kimyasal ve psikososyal etkenler bulunabilir. Bunların dışında iş yerindeki uygun olmayan diyet ve hastanın tedavi uyumunu bozacak yoğun çalışma şartları da hipertansif hastanın kan basıncının bozulmasına neden olabilir.
Yüksek tansiyonu akla getiren belirtiler: Hipertansiyon bazen hiçbir belirti vermeden sadece tesadüfen ölçülen kan basıncı değerinin yüksek bulunması ile ortaya konulabilir.
Bununla birlikte en sık görülen belirtiler;
- Enseden alın bölgesine doğru yayılan baş ağrısı,
- Baş dönmesi,
- Kulak uğultusu ve çınlaması
- Burun kanaması,
- Çarpıntı, Terleme,
- Sık idrara çıkmadır
Hipertansiyonda risk faktörleri: Tansiyon yüksekliği kalbin iş yükünü artırır ve atar damarlarda zarara yol açar. Zaman içerisinde özellikle kalp, böbrek, göz ve beyine kan götüren atar damarlarda harabiyet oluşur. Kalp, böbrek, göz ve beyin damarları bu yüksek basınca uzun yıllar boyunca sessizce direnebilir. Bu nedenle kan basıncındaki yükselme yıllarca, belirti vermeden, tamamen sessiz, sinsi, ilerleyebilir. Ancak bu hastalara zarar vermediği anlamına gelmez. Yüksek tansiyon inme, kalp krizi ve böbrek yetersizliğinin önemli kilit nedenlerinden biridir.
Çalışma ortamında hipertansiyona sebebiyet veren etkenler bulunabilir. Kurşun, Talyum, Kadmiyum, Arsenik gibi kimyasal maddeler insanlarda hipertansiyonu tetikleyebilir. Sahada çalışanlar için akrep ve karadul cinsi örümceğin zehirleri de hipertansiyona neden olabilir. Organofosfatlar olarak tanımlanan tarım ilaçları da akut olarak kan basıncında yükselme yapar. Pek çok çalışma kronik alkol alımının da hipertansiyon gelişimi ile ilişkili olduğunu göstermektedir.
Çeşitli çalışmalarda gürültü, aşırı sıcak veya soğuğa maruz kalma, titreşim gibi fiziksel etmenlerin de hipertansiyona yatkınlığı artırdığı görülmüştür.
Ağır fiziksel aktivite gerektiren işler, stres ve sadece gece çalışması değil standart saatlerin dışında yapılan her türlü çalışma olarak kabul edilen “vardiyalı çalışma” da hipertansiyon gelişimi ve ilerlemesine neden olur.
Hipertansif kişilerin çalışamayacağı işler: Tansiyon değerleri kontrol altında olan bir hastaya genel olarak herhangi bir kısıtlama getirilmez. Ancak bu hastalarda baş dönmesi, yorgunluk, dikkat kaybı gibi etkiler özellikle de tansiyon değerlerinde dalgalanmalar olduğunda görülebilir. Bu olumsuz durumlar ışığında kan basıncı yüksek seyreden, sık dalgalanma gösteren ve ileri organ hasarı gelişen kimselerin kendileri ve çalışma arkadaşlarını tehlikeye atacakları işlerde çalışmaları sakıncalıdır. Yüksekte çalışma, yer altında çalışma, su üstü veya su altında çalışma, makine operatörlüğü veya araç sürülmesi gereken işler bu açıdan hipertansif hastaların risk taşıdığı işlerdir.
Hipertansif çalışanlara öneriler
Hipertansif hastaya yapılacak genel öneriler toplumdaki ile benzerlik göstermekle birlikte çalışma hayatındaki hipertansif hastanın işverenine de düşen sorumluluklar vardır. Bu nedenle gelecek önerilerin hasta tarafından uygulanması yanında işverenin de bu gereklilikleri sağlayacak ortamı hazırlaması gerekmektedir.
Diyetteki tuzun azaltılması: Bu konuda hastanın bir diyetisyenin de yardımı ile yemeklerindeki tuzu azaltması gerekir. Önerilen günde 6 gramın altında tuz tüketmektir (2,3 g sodyuma karşılık gelir). Bunu sağlayabilmek adına çalışma ortamında hipertansif hastalara uygun tuzsuz diyetin sağlanması gerekir. Ayrıca diyetin sebze meyve ağırlıklı olmasının da kan basıncı düşürücü etkisi gösterilmiştir.
Kilo verme: Diyetteki sodyumun azaltılmasından bağımsız olarak kan basıncı değerlerinde düşüş sağlar. Her bir kilogramağırlık kaybı için 0,5 ila 2 mmHg kan basıncı düşüşü beklenir.
Egzersiz: Aerobik egzersizin kan basıncı üzerinde olumlu etkileri vardır.
Diğer: Alkol ve sigarayı bırakma, ağrı kesici kullanımını azaltma, hipertansiyon konusunda hasta eğitimleri önerilen diğer hususlardır.
İlaç tedavisi: Hasta ilaç kullanıyorsa ilaçlarını düzenli kullanması ve kontrollerine gidebilmesi hususunda işverenin gerekli düzenlemeleri yapması gereklidir.
İş yeri ortamında kan basıncı kontrolünü bozan tüm etmenlerin kontrol altına alınması, eğer bu sağlanamıyorsa hipertansif hastanın bu ortamlarda çalışmasının önlenmesi gereklidir.
Kaynaklar:
-
Alagüney, M.E., Öz, Ş.G., (2020) İş Sağlığı ve Güvenliği Meslek Hastalıkları, 1027-1031.
-
https://www.mecev.org/metabolizmaninhastasiyiz/hipertansiyon/
-
https://www.halksagligi.hacettepe.edu.tr/diger/topluma_yonelik.php
-
https://jag.journalagent.com/tkd/pdfs/TKDA_47_6_535_546.pdf
-
https://tkd.org.tr/hipertansiyon-calisma-grubu/sayfa/toplum_icin_bilgiler
-
https://www.turkiyeklinikleri.com/article/tr-primer-hipertansiyon-patogenezi-77564.html
-
https://www.turkiyeklinikleri.com/article/tr-sekonder-hipertansiyon-40146.html