728 x 90

Uzun Çalışma Saatlerinin ve Stresin İnsan Fizyolojisine Etkileri

Uzun Çalışma Saatlerinin ve Stresin İnsan Fizyolojisine Etkileri

Günümüzde hızla değişen iş dünyası, bireylerin hayatını şekillendiren önemli bir faktör olup modern toplumların önemli bir parçası haline gelen yoğun çalışma hayatı, bireylerin iş hayatında

Günümüzde hızla değişen iş dünyası, bireylerin hayatını şekillendiren önemli bir faktör olup modern toplumların önemli bir parçası haline gelen yoğun çalışma hayatı, bireylerin iş hayatında daha fazla zaman harcamalarına ve giderek artan stres seviyelerine maruz kalmalarına neden olarak yaşam kalitelerini belirlemede kilit bir rol oynamaktadır.

Uzun çalışma saatleri ve stres nedeniyle çalışma hayatının insan fizyolojisi üzerindeki etkileri çalışanların hem beden hem de ruh sağlığı açısından giderek daha fazla önem kazanmaktadır. Bu nedenle bu faktörlerin insan fizyolojisi üzerindeki derin etkileri konusunda daha fazla anlayışa ihtiyaç vardır.

Günün büyük bir bölümünü iş yerinde geçiren bireyler, sadece profesyonel hayatlarında değil, aynı zamanda genel sağlık durumlarında da belirgin değişikliklerle karşılaşabilirler. Zira, sağlıklı bir iş ortamının sadece iş performansını değil, aynı zamanda bireylerin genel yaşam kalitesini etkilediğini anlamak, sürdürülebilir bir çalışma hayatının temelini oluşturabilir.

Uzun çalışma saatleri ve iş stresi, iş hayatının kaotik tempolarında sıklıkla karşılaşılan bir durumdur. Bu uzun mesailer, fiziksel sağlığı derinden etkileyebilir ve bir dizi sağlık sorununa zemin hazırlayabilir. En belirgin etkilerden biri, fiziksel yorgunluktur. İnsan bedeni, uzun süre boyunca devam eden iş maratonlarına karşı koyarken, kas ağrıları, eklem sıkışmaları ve genel vücut yorgunluğu gibi belirtilerle karşılaşabilir.

Fiziksel yorgunluk, sadece günlük iş performansını değil, aynı zamanda uzun vadeli sağlık durumunu da olumsuz yönde etkileyebilir. Uzun süreli oturmanın getirdiği duruş bozuklukları, kas gerginlikleri ve dolaşım sorunları, çalışanların günlük yaşantılarını olumsuz etkileyebilir. Ayrıca, bu durumlar ilerleyen aşamalarda kronikleşebilir ve karpal tünel sendromu, bel & boyun fıtığı gibi belirli sağlık sorunlarına yol açabilir.

Uzun süreli iş stresi bu dengeyi daha da bozabilir. Zira, beyin ve böbrek üstü bezlerinin uyarılması kortizol ve adrenalin gibi stres hormonlarının salınımını tetikler. Bu durum, vücudu savaş veya kaç durumuna hazırlar. Kısa süreli stres durumlarında bu mekanizma hayatta kalma şansını artırabilir. Ancak, uzun vadeli ve sürekli stres durumlarında, bu hormonların aşırı salınımı T ve B hücreler gibi bağışıklık hücrelerinin sayısını azaltıp bağışıklık sistemini zayıflatarak vücudu enfeksiyonlara daha savunmasız hale getirirken yetersiz uyku, düşük fiziksel aktivite düzeyi, yanlış beslenme gibi faktörler, bağışıklık sisteminin etkinliğini daha da azaltabilir, kan şekerini artırabilir, uyku düzenini bozabilir. Mide asidi salınımının artması, reflü, gastrit, ishal ya da kabızlık, barsak florasında değişiklik, iştahsızlık ya da aşırı yeme gibi beslenme alışkanlıklarındaki değişiklik şeklinde sindirim sistemini etkileyebilir, kalp-damar sistemi üzerinde olumsuz etkilere neden olabilir. Bu hormonlar, kalp atış hızını artırarak kan basıncını yükseltebilir. Uzun vadede, süreklilik arz eden yüksek kan basıncı, arter duvarlarında hasara neden olabilir ve hipertansiyon riskini artırabilir. Aynı zamanda inflamatuar yanıtları tetikleyebilir. Kronik inflamasyon, damar duvarlarında plak birikimine ve damar sertliğine yol açabilir. Bu durum, kan damarlarının daralmasına ve kan akışının kısıtlanmasına neden olabilir, bu da kalp krizi ve inme gibi kardiyovasküler sorunların riskini artırabilir. Ayrıca, bireyleri sağlıklı yaşam alışkanlıklarından uzaklaştırabilir. Düzensiz beslenme, yetersiz uyku, düşük fiziksel aktivite düzeyleri gibi faktörler, kardiyovasküler sağlığı olumsuz etkileyebilir ve uzun vadede kalp-damar hastalıkları riskini artırabilir

Uzun çalışma saatleri ve iş stresi, aynı zamanda duygusal ve psikolojik dengeleri de etkileyebilir ve bu etkiler zamanla derinleşebilir.

Uzun çalışma saatleri, bireylerin sosyal yaşamları ve aileleriyle geçirdikleri zamanı kısıtlayarak, duygusal bağlarını zayıflatabilir. Bu durum, iş ve özel hayat dengesini sağlamakta zorlanan bireylerde duygusal yalnızlığa ve stres seviyelerinde artışa yol açabilir. İnsanlar, iş hayatındaki yoğunluğun içinde kaybolup gittiklerini hissettiklerinde, duygusal olarak tükenmişlik hissi ortaya çıkabilir.

Bireyleri sürekli bir “mücadele modu” içinde tutan stresin de bu denge üzerinde önemli bir rolü vardır. İş stresi, bireylerin zihinsel sağlığını etkileyebilir ve depresyon, anksiyete gibi duygusal sorunlara; stres hormonlarının aşırı salınımı da konsantrasyon sorunları, unutkanlık, huzursuzluk, sinirlilik ve duygusal dalgalanmalara neden olabilir. Uyku düzenini bozarak duygusal dengeyi daha da zorlaştırabilir; uzun çalışma saatleri, bireylerin uyku sürelerini kısaltabilir. Özellikle aşırı iş yükü ve sürekli stres altında çalışmak, günlük yeterli uykuyu almayı zorlaştırabilir. Uzun süre uykusuz kalmak, bilişsel fonksiyonları düşürebilir ve genel sağlığı olumsuz etkileyebilir. Ayrıca stres, uyku kalitesini olumsuz etkileyebilir. Sürekli zihinsel olarak meşgul olmak, düşünce döngülerinin devam etmesi ve endişelerin artması, uykuya dalma ve uykuyu sürdürme konusunda sorunlara yol açabilir. Bu durum, bireyin derin uykuya geçmesini ve tam olarak dinlenmesini engelleyebilir. Uzun çalışma saatleri ve stres, kişinin insomnia (uykusuzluk) riskini artırabilir. Sürekli düşük bir seviyede stres altında olmak, kişinin zihinsel olarak rahatlamasını ve uykuya dalmasını zorlaştırabilir. Uzun çalışma saatleri genellikle düzensiz çalışma saatleriyle birleştiğinde biyolojik saatin bozulması ve uyku düzenindeki değişiklikler ortaya çıkabilir. Özellikle vardiyalı çalışma düzeni, biyoritmin bozulmasına ve uyku düzensizliğine neden olabilir. Uyku eksikliği, genel enerji seviyelerini düşürebilir, zihinsel netliği azaltabilir ve bilişsel performansı olumsuz etkileyebilir. İrritabilite, sabırsızlık ve motivasyon kaybına neden olan uykusuzluk, bireylerin duygusal sağlığını olumsuz etkileyebilir ve bu da stresle başa çıkma mekanizmasını daha da zorlaştırabilir. Ek olarak düzensiz uyku alışkanlıkları, metabolik sağlık sorunları ve bağışıklık sistemi zayıflığı gibi fiziksel sağlık sorunlarına da yol açabilir.                               

Modern iş dünyasında uzun çalışma saatleri ve iş stresi, bireylerin sosyal bağlarını ve ilişkilerini de ciddi şekilde etkileyebilir. Zamanının büyük bir kısmını işe ayırmak, kişisel ve sosyal yaşantıları gölgede bırakabilir ve bu durum bireylerin aileleriyle ve sosyal çevreleriyle geçirdikleri zamanı kısıtlayarak, duygusal bağları zayıflatabilir. Özellikle sürekli olarak işle meşgul olan bireyler, sosyal etkileşimlerine ayıracakları zamanı kaybedebilirler. Bu durum, aile içi iletişim sorunlarına, arkadaşlık ilişkilerinin zayıflamasına ve sosyal izolasyon hissinin artmasına sebep olabilir.

İş stresi, sosyal izolasyonun ve ilişkisel sorunların kapısını aralayabilir. Sürekli baskı altında çalışan bireyler, stresle başa çıkma konusunda sınırlı enerjiye sahip olabilirler. Bu durum, duygusal olarak enerji harcamaktan kaçınmayı ve sosyal etkileşimlerden uzaklaşmayı getirebilir. İşten kaynaklanan stres, evde ve sosyal çevredeki ilişkilerde gerginliklere ve anlayışsızlığa sebep olabilir. Bu durum, bireylerin iş hayatıyla özdeşleşmesine ve kişisel kimliklerini sadece işleri üzerinden tanımlamalarına yol açabilir.

Uzun çalışma saatleri ve iş stresi, paradoksal bir şekilde iş verimliliğini azaltabilir ve bireylerin motivasyonunu olumsuz etkileyebilir. Zamanının büyük bir kısmını işe adayan bireyler, fiziksel ve zihinsel olarak yorgun düşebilir, bu da iş performansında düşüşe yol açabilir.

Düşük iş verimliliği genellikle uzun çalışma saatleriyle ilişkilidir. Uzun süre boyunca sürekli olarak çalışmak, odaklanma ve konsantrasyon yeteneklerini azaltabilir. Bu durum, hatalı kararlar almayı, iş görevlerini ertelemeyi ve işle ilgili hataları artırmayı beraberinde getirebilir. Sürekli stres altında çalışmak, yaratıcılığı ve problem çözme becerilerini olumsuz etkileyebilir.

Stres, motivasyon kaybına neden olabilir. Sürekli baskı altında olan bireylerin, işlerine karşı duydukları ilgiyi kaybetmeleri, işe olan bağlılığın zayıflamasına, görevlere karşı duyulan sorumluluğun azalmasına ve genelde işe karşı duyulan tutkunun kaybolmasına yol açabilir. Motivasyon kaybı, çalışanların işlerine odaklanmalarını zorlaştırabilir ve uzun vadeli kariyer hedeflerine ulaşma arzusunu azaltabilir. Bu durum, bireylerin işlerine ayıracakları zamanın dengesini kaybetmelerine ve bu nedenle motivasyonlarını korumakta zorlanmalarına neden olarak iş-yaşam dengesini de zorlaştırabilir.

Uzun çalışma saatlerinin ve stresin cinsel sağlık üzerindeki olumsuz etkileri de sıklıkla görülmektedir.  Fiziksel ve duygusal yorgunluk, partnerlerin duygusal bağının zayıflamasına ve kişisel ilişkilere odaklanmakta güçlük çekmelerine yol açarak kişinin cinsel aktivitelere olan ilgisini ve libidosunu azaltabilir. Stresin neden olduğu hormonal değişiklikler, üreme sistemini ve cinsel fonksiyonları olumsuz etkileyebilir.

Uzun çalışma saatlerinin ve stresin neden olduğu fiziksel ve ruhsal zararları azaltmak için denge önemlidir. Haftada en az birkaç gün düzenli egzersiz yapmak, sağlıklı ve dengeli beslenmek, yeterli ve düzenli vitamin, mineral ve su tüketimine özen göstermek fiziksel sağlığı destekleyecektir. Ek olarak kaliteli ve düzenli uyku alışkanlığı geliştirmek, yoga, meditasyon gibi teknikleri uygulamak ve düzenli tıbbi kontrolleri yaptırmak da bireyin sağlığı için önem taşımaktadır.

Her bireyin ihtiyaçları farklıdır, bu nedenle bireyin kişisel sağlık durumuna ve yaşam tarzına uygun stratejileri belirlemesi önemlidir. Uzun vadeli sağlıklı alışkanlıklar geliştirmek hem fiziksel hem de ruhsal sağlığı korumak için etkili bir yoldur.

Hobi edinmek, yürüyüşe çıkmak, kitap okumak gibi iş stresiyle baş etme yöntemlerini öğrenmek, iş-yaşam dengesini kurmak, aile ve arkadaşlarla zaman geçirmek, sosyal bağlantıları güçlendirmek ve stresle başa çıkma konusunda gerektiğinde profesyonel yardım almak bireyin ruhsal sağlığını olumlu yönde etkileyecektir.

İşverenlerin, çalışanların beden ve ruh sağlığını destekleyici önlemler alması önemlidir. Esnek çalışma saatleri, stresle başa çıkma programları, sağlıklı beslenme destekleri gibi uygulamalar, çalışanların daha sağlıklı bir çalışma ortamında bulunmalarına yardımcı olacaktır.

Çalışma hayatının insan fizyolojisi üzerindeki etkileri karmaşık ve çok yönlüdür. İşyerinde sağlıklı bir fizyoloji sürdürmek, çalışanların genel refahını artırabilir ve iş verimliliğini artırmaya katkıda bulunur. Çalışanların sağlıklarını destekleyici önlemleri alması sağlıklı bir çalışma fizyolojisinin temelini oluşturur. İşverenlerin ve çalışanların bu faktörlere önem vermeleri, uzun vadeli bir başarı için kritik önem taşır.

İyi tasarlanmış iş ortamları, sağlık politikaları ve bireysel sağlığı destekleyen uygulamalar, çalışanların hem fiziksel hem de zihinsel sağlıklarını korumalarına yardımcı olacaktır. İş dünyası, çalışan sağlığını ön planda tutarsa daha sürdürülebilir ve verimli bir iş ortamının zeminini oluşturacaktır.

Kaynaklar:

  • Kindersley, D. (2017)”Stress: The Psychology of Managing Pressure”.
  • Walker, M.(2022) “Why We Sleep: Unlocking the Power of Sleep and Dreams”.
  • “Long working hours and health” The Lancet Public Health, DOI: https://doi.org/10.1016/j.lanwpc.2021.100199.
  • Virtanen,M., Singh-Manoux,A.,Kivimäki,V.(2009) “The Impact of Long Working Hours on Cognitive Function: The Whitehall II Cohort Study”.
  • Bartley,M., Blane,D., Davey-Smith, G.(1999) “Work Stress and Cardiovascular Disease: A Life Course Perspective”.
  • Pfeffer, J.(2018) “Dying for a Paycheck: How Modern Management Harms Employee Health and Company Performance—and What We Can Do About It”.
  • Ferriss, T.(2018) “The 4-Hour Workweek: Escape 9-5, Live Anywhere, and Join the New Rich”.
  • Schulte,B.(2014) “Overwhelmed: Work, Love, and Play When No One Has the Time”.
Dr. Gülden Eröktem